Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi Öğretim Görevlisi Celil Atasever, yakın zamanda açılacak olan Bursa Oyuncak Müzesi'nde her yaştan insanın farklı duygulara kapılacağı 1880'lerden günümüze birçok nadide parçanın sergileneceğini söyledi.
Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi Öğretim Görevlisi Celil Atasever, yakın zamanda açılacak olan Bursa Oyuncak Müzesi'nde her yaştan insanın farklı duygulara kapılacağı 1880'lerden günümüze birçok nadide parçanın sergileneceğini söyledi.
Bursalı Yiğit Kiremitçi'nin 4 binden fazla oyuncak barındıran koleksiyonunun önemli bir kısmının sergileneceği müzenin küratörlüğünü de Atasever üstlendi.
Oyuncak tarihi konusundaki araştırmalarının yanı sıra Türkiye'nin ilk illüzyon ve oyuncak müzesi olan Mall of İstanbul'daki oyuncak müzesinin de küratörlüğünü yapan Atasever, müzeye ilişkin şu bilgileri verdi:
"Müzemiz içeriye girince çok farklı ve özgün bir ambiyans sunacak. İlk olarak sizi bir dünya atlası oyunundan esinlenilerek dünyanın her yerinden gelen oyuncaklar karşılayacak.
Vitrinlerimiz dünyanın herhangi bir oyuncak müzesinde gittiğinizde karşılaşabileceğiniz çeşitlilikte tarihi oyuncakları barındırıyor. Oyuncak tarihinden bahsedersek Almanların global arenada ilk oyuncak üretimini yaptığını biliyoruz.
Ülkemizde ise 1600'lü yıllarda Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde oyuncak yapan insanlardan bahsedildiğini biliyoruz, lokal olan bu üretimin o gün için dünyaya açılması ise söz konusu değil.
Bursa Oyuncak Müzesi 1880'lerden itibaren üretilmiş çok nadide parçaları da barındıran bir koleksiyon ile karşınıza çıkacak."
Müzede çocuklara yönelik interaktif oyun alanları ve çeşitli etkinliklerin de yer alacağını belirten Atasever, "Müzemiz her yaştan insanın keyif alacağı bir yer olacak" dedi.
Bursa Oyuncak Müzesi’nin bir bölümünü Ressam Peter Bruegel’e ait “Çocuk Oyunları” tablosuna ayırdıklarını söyleyen Atasever, “Biz bu tablonun haritasını çıkardık ve o dönem oynanan oyunların bugün dahi oynandığını gösterip, tabloda bulunan bazı oyuncakları da vitrinlere koyarak ziyaretçilerimiz için sergilemek istedik.” dedi.
Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyetinin ilk dönemlerinden sanayici ve ustalara ait oyuncaklarında müzede sergileneceğini ifade eden Atasever, “Türk oyuncak tarihinde gayrimüslimlerin önemli bir yer üstlendiğini biliyoruz.
İlk sanayicilerimiz ve ustalarımızdan önemli isimlerine ait oyuncakları müzemizde sergileyeceğiz. İlk üreticilerden Müstecip Baybörü, Abdurrahim Alasya, Jüliet Altın vb. gibi çok kıymetli isimlerin oyuncaklarından oluşan önemli bir sergiye sahibiz.
Bunun yanı sıra Nevzat Kurt’un 1947’de tescil ettirdiği Ne-Kur markasına ait oyuncakların ülkemizdeki en detaylı ve değerli koleksiyonu ilk kez Bursa Oyuncak Müzesi’nde gün yüzüne çıkacak.
Ayrıca 1900’lü yılların başında Avrupa ve Amerika’nın çeşitli noktalarında üretilmiş, bebekler, ahşap bebek evleri ile birlikte, mekanik teneke oyuncaklar ile sadece ülkemizin değil dünyadaki oyuncak tarihinin de önemli parçaları yine müzemizde bulunuyor. Osmanlı’da padişah torunu sultanların oynadığı bebeklerden tutun da ilk Barbie bebeğe kadar birçok oyuncak koleksiyonumuzda yer alıyor” dedi.
Türk Oyuncak tarihi üzerinden Türkiye’de ki endüstrileşmeye de ışık tutacaklarını ifade eden Celil Atasever, “Bazı oyuncaklarımız bize endüstrinin nasıl geliştiği konusunda da önemli bilgiler verecek.
Anadolu’daki şehirler ile büyük şehirlerdeki oyuncaklar arasındaki farklılıkları, bölgesel farkları ve buna benzer birçok konuyu gözlemlemenize olanak tanıyacak. Şehirdeki çocuklara metal oyuncaklar satılırken Anadolu’da plastikten oyuncaklar satılıyordu.
Göreceksiniz buradaki her oyuncak beraberinde de bir hikâye getirecek. Finalde bizi kara tahtalı, siyah önlüklü, abaküslü, fişli, mevsimler panosunun yer aldığı birçoğumuzun çocukluğunda önemli yer tutan bir sınıf karşılıyor olacak.
Aslında burası bir oyuncak müzesi gibi görünse de herkes için yaşayan bir müze haline dönüşecek. Yiğit Kiremitçi’nin yıllar süren çabasının güzel bir neticesi oldu. Son hazırlıklarımızı da tamamlayıp kapılarımızı açtığımızda çok daha iyi anlaşılacağımızı düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Ankara Üniversitesinde 1970-2011 yılları arasında öğretim üyesi olarak görev yapan Prof. Dr. Bekir Onur, 1990 yılında kurduğu oyuncak müzesinden bahsederek, oyuncakların eğitme görevinin yanında bir de mutlu etme özelliğinin olduğunu söyledi.
Oyuncak müzelerinin her açılışında sevindiğini ifade eden Prof. Dr. Onur, Bursa Oyuncak Müzesinin de açılışına katılmayı çok istediğini fakat sağlık sorunları nedeniyle katılamayacağını söyledi.
Prof. Dr. Onur; “Oyuncak müzesinde çocuklar elbette birçok şey öğrenebilir, öğrenmelidir ama asıl olan çocukların mutlu olmasıdır. Oyuncak müzelerinin toplumsal ve eğitsel işlevleri yanında duygusal işlevi de vardır. Bunun anlamı çocukların müzede mutlu olmasıdır.
Günümüzde müzeler iletişim ve eğitim mekânıdır ama aynı zamanda eğlenme ve haz alma ortamıdır. Bütün bu işlevleri bir arada gerçekleştirmek her müzenin görevi ve sorumluluğudur. Sözgelimi bir bilim müzesi diğerleri yanında bilişsel işlevini öne çıkarır, bir oyuncak müzesi de diğerleri yanında duygusal işlevini öne çıkarır. Müzede eğlenmek hiç farkında olmadan öğrenmeyi de destekler.
Müzede öğrenme zorunlu öğrenme değildir, seçimlidir, gönüllüdür, duyulara dayanır, haz verir, mutlu eder. İşte oyuncak müzeleri bu geniş anlayışa sahip olan, bu işlevleri derece derece yerine getirmeye çalışan müzelerdir.
Özellikle küçük çocuklara seslendikleri için de işleri daha zordur ama keyiflidir. Bursa Oyuncak Müzesi’nin klasik bir “vitrin müzesi” olarak kalmaması, herkes için eğlenceli bir ortam olması en büyük dileğimdir.
Türkiye’de ne zaman yeni bir oyuncak müzesi açıldığını duysam çocuklar gibi sevinirim çünkü çocukların orada mutlu olacaklarını bilirim. Bu nedenle de oyuncak müzesi kurucularına kendimi borçlu hissederim.
Oyuncak müzesi kurmak başka müzeleri kurmaya benzemez, çok kişisel çaba ve fedakârlık gerektirir. Bursa Oyuncak Müzesi kurucuları sayın Derya ve Yiğit Kiremitçi ailesine, danışman olarak katkıda bulunan sayın Celil Atasever’e, emeği geçen diğer bütün kişilere kendi adıma çok teşekkür ediyorum” dedi.
Yorum Yazın