Her ülkede siyasi partiler iktidara gelebilmek için projeleri ile seçmenin karşısına çıkar ve mitinglerinde konuşmalarını sözler vererek oy isterler.
Bizim ülkemizde de siyasilerin söz vermeleri, uygulamak istedikleri projeleri uygulayacakları yöndeki konuşmaları diğer ülkelerdekilerden farklı değildir.
Seçimler yapılır, Hükümetler kurulur veya yerel yönetimlerde yeni Başkanlar göreve getirilir.
Seçim öncesi yapılan çalışmalardaki heyecan veya yönetimi ele geçirebilmek için verilen sözler, koltuğa yerleşilmesinin ilk haftasında farklı olaylara sahne olur!
Vatandaşımızın saf yüreği ile inanarak oy verdiği aday veya yıllardır koşulsuzca destek verdiği partisi, yönetimin başına geldiğinde sorgulama gereği bile duymama gibi saygınlıkları bulunmaktadır.
Vatandaşımızın bu saygınlığı, Devlet yönetimine olan saygısı ve vatanseverliğinden kaynaklanır.
Türkiye’de 21 yıldır iktidarda olan siyasi iktidarın yöneticilerinden farklı günlerde, yine farklı açıklamalar duymaktayız.
Siyasi iktidar göreve talip olurken, “Demokrasi, özgürlük, eşitlik, adalet, kalkınma ve benzeri” söylemleri ile vatandaşımızın gönüllerine işlediği sözleri ile ikna yeteneğinin başarısını kazandı.
Bir halk deyimi vardır; “Meyveli ağaç taşlanır!”diye. Bir de bunun tersini düşünürsek; “Meyve vermeyen veya çürük meyve veren ağaç!” için üreticinin ne yaptığını siz düşünün!
Şimdi, yöneticilerimiz vatandaşa “tasarruf” yapmalarını öneriyor. Tamamdır, tasarruf yapalım ama, önce bize öneri getirenler ne ölçüde tasarruf yaptıklarına da bakmak gerekir!
Enflasyonun yükselmesi, vatandaşın fazla tüketim yapmasından kaynaklanıyormuş. Vatandaş yemesin, içmesin de nasıl sağlıklı yaşayabilsin!?
Kredi kartlarının harcamalarına limit konulması çalışmaları gündemde. Maaşı ile ayın yarısını getiremeyen sabit gelirli vatandaş, elbette bankaların faizli kredi kartlarına sarılmak zorunda kalıyor.
Son günlerde bankaların kredi kartlarında uyguladıkları faiz oranlarına bakıldığında, vatandaş ne yapacağını şaşırıyor.
Kredi kartı ile alış veriş yapan ile peşin alış veriş yapan vatandaşlara esnafın farklı fiyatlar vermeye başladığı olayları yaşamaya başladık.
Banka kartı kullanmayan vatandaş, sabit geliri ile ayın sonunu getirip getiremediğini de hesaba katılması gerekmez mi!?
Vatandaş yeterince tasarruf ediyor, hatta “şükür” diye diye yaşarken, bazılarının da yeni doğan çocuklarına “şükür” ismini verdiklerine tanık oluyoruz.
Tasarruf önerenler; tasarrufun tek taraflı değil, topyekün yapılması gerektiğini de uygulamada hayata geçirebilseler, söyledikleri “gelişmiş ve kalkınmış ülke” olma yolunda ilerleme kaydedebiliriz gibi geliyor bana.
Ne kaldı şunun sırasında, 2024’ün Ocak ayında sabit gelirlilerin maaşlarına zam yapılacak, sabırla şükretmesini bilemeyenler; bir kaşık su da fırtına koparıyorlar(!) diyenlerden misiniz!?
Yorum Yazın