Hangi olaya baksam, hangi olayı incelesem, hangi olayı yaşamış olsam düşünürken işin içinden çıkamaz hale geliyorum.
Sizleri bilmem ama, günlük değil, anlık gelişen olayların haberlerini izlerken aklımın karışmasına bir türlü engel olamıyorum.
Öyle seyretmek, duyarsız kalmak, boş vermek gibi düşünceleri yüreğim kabullenemiyor.
Her insanın parmak izi birbirine benzerlik göstermediğine göre, aklı ve düşünceleri de farkındalıklarla doludur. İnsanlar birbirlerine saygı duyarak ortak bir noktada buluştukları zaman, toplumsal huzur ve barış içerisinde yaşayabilirler.
Seçimler öncesinde siyasetçileri izliyorum. Kendilerini “sütten çıkmış ak kaşık!” olarak gösterip, tüm seçmenlerin oylarını istiyorlar. Rakip adaylar için söylenmedik lekeli sözler bırakmayarak seçim çalışmaları yapıyorlar!
Bulundukları yönetim mekanizmasını seçim süreçlerinde kullanmayan ve yeniden aday olana rastladığınız oldu mu!*?..
Bu günlerde Belediye Başkanlık seçimleri süreci içeri yaşanırken, 5 yıldır vatandaşa verilmeyen hizmetlerin paraları, Başkan adaylarının afiş, broşür ve diğer tanıtımları için harcanmaya başlanıyor. Belediye’deki bilgisayarlar, çalışan grafikerler ve baskı için anlaşılan reklamcılar deyim yerindeyse “harıl harıl” mevcut Belediye Başkan adayının istekleri doğrultusunda maddi ve manevi olarak görev yapar durumda günlerini harcıyorlar.
Deprem Bölgesindeki illerde yeniden aday Belediye Başkanları ile partilerinden aday gösterilen isimler için yapılan tanıtım giderlerinin Aday’dan mı, siyasetin mevcut Belediye’sinden mi karşılandığı yönünde medyamız seyirci kalıyor!
Yaşadığınız kentte, 5 yıldır görevde bulunan Başkanların hizmetlerini gözlerinizin önüne getirmelisiniz.
Deprem bölgesindeki iller arasındaysanız; depremin ardından bir yıl geçmesine rağmen, sizlere yapılan yerel yönetim hizmetleri ile, bu günlerdeki Belediye Başkanlığı seçimlerine yapılan masrafları karşılaştırmaya çalışmalısınız!
Sendika ismi vermeden son günlerdeki olaylardan birini paylaşmak istiyorum.
Emekçi kardeşim, maaşını eline almadan önce Sendika aidatı kesintisi yapılıyor.
Sendika üyelerinden her ay aldığı aidatlarla yönetimini sürdürürken, günün birinde; “İş güvenliği, maaş yetersizliği, sosyal haklar…” gibi emekçilerin hak araması gündeme geldiğinde, sendika Başkan ve yöneticilerinin tavırlarını da gözlemliyor musunuz!?
Maaşlarına zam isteyen, sosyal haklarının iyileştirmesi için hak arama uğraşı vererek; “Basın açıklaması yapan” emekçilerin üyesi olduğu sendikanın yetkilerinin açıklaması; “Onlar terörist-provakatör!..” dercesine açıklamalarda bulunarak koltuklarını sağlamlaştırmak istiyorlarsa!..
Aylık olarak üye ödentileri ile geçinen sendika yetkililerinin, işverenden mi, işçilerden mi yana olduğu elbette tartışılacaktır.
Bana gelince; burasını es geçelim mi!? Çünkü; bu meslekte çalıştığım 50 yıllık süreçte, “nasıl yaşadığımı” düşünüyorum.
Yorum Yazın