Bakmak ile görebilmek arasındaki farklılıkları okuyabilenler yaşantılarında tepkilerini gösterirler.
Gündelik hayatımız sürecinde bir takım olaylarla karşı karşıya kalıyoruz. Her an yeni bir olayla karşılaşmamız yaşantının canlı ve doğal gelişmeleri arasında yer alır.
Bazı anlarda, kişilerin istemleri dışında oluşan gündemdeki olaylara dikkat çeker, kendimizi odakladığımız sürece takılırız.
Aniden oluşan gündemdeki olayların doğal mı, birileri tarafından suni olaylar mı olduğunu düşünebilenler, daha doğrusu yaşanan veya yaşatılmak istenilen olaylar iyi okuyabilenler tepkilerini gösterirler.
Ülkelerde devlet yönetiminde görev almak üzere hükümetler kurulur. Hükümetlerin değişik kurumlardan sorumlu olacak şekilde Bakan’ları oluşturulur.
Görevlerinden sorumlu Bakan’ların çalışmaları ise o ülkede yaşayan tüm vatandaşların olduğu kadar, her türlü canlının da iyi yaşayabilmesi için hizmet beklentilerini insanlar takip ederler.
Dağlardaki ormanların, deniz, akarsu veya göllerdeki kirliliklerin, hayvan ile diğer tüm canlıların yaşama hakları ile ilgili alınan kararlar, ya da uygulamaları sadece insanlar takip edip, tepkilerini gösterebilir.
Olumlu tepkiler karşısında, olumsuz tepkiler gösterenleri karşılaştırdığımızda; kim veya kimlerin ne kadar “kendi çıkarlarından yana” tavır aldıklarını da iyi okumamız gerekiyor.
Hükümet’lerin Bakan’larının görevlerini gerektiği şekilde yapıp yapmadıkları olayları, seçim süreçlerinde seçmen vatandaş tarafından nasıl değerlendiriyor!?
Seçmen vatandaş, yaşadığı yönetim süreci boyunca yaşadıkları olumlu ve olumsuzlukları değerlendirerek mi, yoksa; “Liderim nereye derse, oraya oyum!”diye mi kararını veriyor?
Yaşayan ve yaşayan veya yaşananları görebilenlerin tavırlarının farklı olmasını düşünenlerdenim. Çünkü; insanoğlu “aklı” ile yaşar, diğer canlılar ise sadece insanoğlunun kendilerine uyguladıkları karşısında zayıf kalan yaratıklar olarak bilinir.
Vatandaşlar adına kararlar alarak ülkede uygulanmasını sağlayan “Bakan”ların, uygulanması gerekenlerin ne ölçüde takibinde olduğunu da sorgulamak, her vatandaşın hakkı olsa gerek!
Örneklemek gerekirse; Elektrik dağım hizmetleri, özelleştirildi. Her bölge de farklı firmaların hizmetlerini görüyoruz. Elektrik tüketiminde, özelleşen firmanın vatandaşa hizmet noktasında neler yaşattığı olayını gerektiği gibi araştırıldığını düşünmüyorum.
10 yılın üzerindeki süreçte, elektrik dağıtım firması özelleştirildiğinden bu yana, yaptığı iyileştirmelerin neler olduğunu merak ediyorum! Bir caddedeki kavşakta elektrik telleri kopuyor, görevlilerin gelmesi 1 saat, kopan teli yeniden bağlamak 4 saat sürüyor. “Çünkü tel bulunamıyor!”
Fatura yazılması gereken günlerde, gecikmeler oluyor. İşçi azlığından kaynaklanan fatura okumadaki gecikme abonenin kullanımına yansıyor.
Abone gününde faturasını ödemediği zaman, faizli olarak ödemek zorunda kalıyor. “Bakım-onarım” nedeniyle 8-9 saat hizmet alamayan veya arıza nedeniyle saatlerce hizmet alamayan abonelerin burada bir hakkı yok mu!?
Faturasını “Geç ödeyen” vatandaşa “Faiz” ödetilirken, hizmetlerini sağlıklı yapamayan Elektrik hizmet firmasına neden yaptırım uygulan mıyor!?
Bu hizmetlerden sorumlu olanlar; nereye bakıyor!?... Merak etmemiz hakkımız olsa gerek!...
Yorum Yazın