DOLAR32.34
EURO34.879
ALTIN2393.5
BIST10276.
Mustafa Bardak

Mustafa Bardak

Mail: [email protected]

Yavşakların, Kavşakta karşılaşması!

Her ne kadar “Yavşak” sözcüğünün “Bit’in küçüğü” olduğu söylense de, kendini bilmez değil, kendilerindeki kuvvet’i gösterme adına değişik eylemleri gerçekleştirerek toplumda isim yapmaya çalışanlara verilen sıfat olarak ta kullanılabiliyor.

Yol güzergahlarında Kavşaklardaki trafik kazaları çoğunlukla ölümle sonuçların. Yavşakların eylemlerinde de çoğunlukla üzücü olaylar yaşanır.

Bu amaçla; Kavşak ile Yavşak’ların birbirlerine yakın iki farklı sözcük olduğunu vurgulamak istedim.

Suriye’deki iç karışıklığın ardından 11 yıl geçti. Bir ülkeyi, ülkede yaşayan insanları birbirlerine, hatta devletine karşı kışkırtarak başlanan “iç savaş” olaylarının ilk günlerini anımsayın.

Bu ve benzeri olaylar; Dana önce İran’da, Libya’da, Mısır’da, son olarak ta Afganistan’da yaşandı. Sonuçta, can kayıpları ile yaralananlar vatandaşlar oldu. Bazı ülkelerin Devlet Başkan ve yöneticileri ülkelerini terkederken, acıları yaşayanlar yurttaşları oldu.

Türkiye’mizi düşünelim. Ne zaman iktidara gelmek isteyen siyasi partiler, bir başka ülkenin desteğini almak istemesi ve onlarla farklı görüşmelerin ardından yönetime gelmişse, birkaç yılın ardından sıkıntılar yaşanmaya başlamıştır.

12 Eylül 1980 “Askeri darbesi”ni yaşayanlardan biriyim. O günkü darbeci başı, Kenan Evren’in darbe girişimindeki Komutanların çoğunluğunun ABD yanlısı ve bugün tepki gösterdiğimiz “Fettullah Gülen Cemaatının” olduğunu söylesem inanmazsınız!

Dizginleri başkalarının elinde olarak iktidara gelenlerin yüreklerinde “sevgi ve saygı” beklemiyorum!..  Kenan Evren’in “Darbe” girişimi sonrasında, tüm siyasi partiler susuyordu ve destek veriyordu. Oysa; “Atatürk Devrimleri…”diyerek vatandaşlarımızı yanılttığı bir çok vatandaşımız farkedemiyordu.

O günler geldi geçti, bugünkü siyasi iktidarın yol haritasına baktığımızda, 12 Eylül darbesi sonrasında “palazlanmasına göz yumulan” Fettullah Gülen cemaati ile dirsek temaslarını görmekteyiz.

Örnek mi istiyorsunuz; Kamu kurumlarının “Zaman gazetesi” aboneliklerinin zorunlu kılınması, Oda ve Borsa Yöneticilerinin cemaatın gazetesini almayan üyelerine baskı yapmaları!.. Cemaat tarafından hazırlanan “Türkçe olimpiyatlar” etkinliklerinin illerde Valilik ve Belediye Başkanlarınca desteklenmesi, cemaat taraftarlarının maddi destekleri ile bu etkinliğin gerçekleştirilmesi olaylarını anımsayalım!

Kentte Vali’nin kapısını çalmadan içeriye giren “Cemaat yöneticileri” o şehrin hakimi gibi hareket ediyordu. Aynı cemaatin Özel okulu ve Dershane Müdürü, kendisini kentin Valisi gibi görerek, basın mensubunu tehdit edebiliyordu.  Bugün ise bu insanlara yardım ve yataklık ettiklerini sandığımız kişilerin, daha farklı yerlerde ve iktidar partisi saflarında olduğunu gördüğümüzde, aklımız karışıyor!

Son olarak şunu vurgulamak istiyorum; Türkiye genelinde tahmini olarak 45 dolayında ülkenin ajanları her bir şehrimizde cirit atıyor. Yine ülkemizde 35 dolayında dini cemaat örgütü çalışmalar yürütüyor. Bunlardan 30’unun Osmaniye, Konya, Adana, Antalya, Mardin, Diyarbakır ve diğer illerde olduğunu tahmin ediyorum.

Osmaniye ilindeki cemaat örgütlerinin gelecek için hazırladıkları projelerin ve kentteki çalışmalarının özellikle; misafir ederek ağırladığımız Suriye ve Afganistan uyruklular tarafından yapılmakta olduğunu anımsatmayı yurtseverlik görevi olarak görüyorum…

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar