Bir ülkede; eğitim ve kültür üzerinden “tasarruf” uyguladığınız zaman, insanların ekonomik, sosyal ve düşünce alanlarını da engelleme olayı ile karşı karşıya kalabilirsiniz.
Merkezi veya yerel yönetimler kültür-sanat- eğitim-öğretim alanlarında insanlara değişik hizmetlerin sunulması noktasında ayrılan bütçe ölçülerinde katkı sağlamalıdır.
Ayrılan bütçeleri başka yerlere aktararak kullanmak, vatandaşlarınızı ve o yerleşim yerinde yaşayan tüm insanların yaşantılarını da olumsuz yönde etkilemiş olursunuz!
İktidar partisi, ekonomik yönden çıkmazlara girmeye başladığı anda, “Tasarruf tedbirleri” uygulamaya başlar.
Bizler yıllardır, arada bir böylesi tasarruf tedbirlerine alışık olduğumuz için, son uygulamaları da garipsemiyoruz!
Tasarruf olmasın demiyorum, ama “Eğitim ve kültürden” yapılacak tedbirler, geleceğimizin teminatı gençlerimiz başta olmak üzere sosyal ve toplumsal yaşamda yaralar açılmasını doğurur!
Türkiye’de genç işsizlerin sorunlarının çözümü için değişik yöntemler hayata geçirilebilir.
Bakan, Milletvekili veya değişik bürokratların birden fazla yerde görev yaparak “Huzur hakkı” adı ile maaş almaları olayı uygulaması değiştirilebilir. İşsiz ve işinde liyakatlı gençlerimiz buralarda görev yapabilir.
Emekli Bakan ve bürokratlara sunulan “devlet hizmeti” en aza indirilebilir.
Milletvekili veya Bakanların; korumaları, sekreter, danışman, şoför ve diğer görev yapanlar, hizmet araçların sayıları azaltılabilir. Özel uçaklar yerine tarifeli uçakla yolculuklar yapılması sağlanabilir.
Bu örnekleri anlatmakla bitiremeyeceğime göre, gelelim Milli Eğitim Bakanlığı’nın “tasarruf tedbirlerine!”
Liselerde; Müzik, Beden Eğitimi ve Resim derslerinin kaldırılması olayına değinmek istiyorum.
Bir öğrencinin sosyalleşmesi, duygularını anlatabilmesi, stresini atabilmesi ve kendisini kanıtlayabilmesi için bu derslerin önemini yetkililere anlatmama gerek olmadığını düşünüyorum.
Halk Eğitim Merkezlerinde, 7’den 70 yaşına kadar her insan için açılan kurslarda verilen eğitim ve öğretimler, insanların sosyalleşmesi, eğitim ve öğretim gereği kültür ve sanatsal değerlerin yaşatılması amacını taşımaktadır.
Bu kurslarda usta öğretici olarak çalışan insanlar için aynı zamanda ekmek kapısı ve uğraş olarak bilinmektedir.
Meslek Liseleri’nin azaltılarak, gençlerin okullarda sanatsal çalışmaları kısıtlanırken, HEM bünyesindeki kursların da kapatılması veya kota uygulaması olayı ile MEB'nın bu ülke gençlerinin geleceğine yönelik ne yapmak istediğini merak ediyorum!?
Türkiye genelinde yıllardır HEM bünyesinde değişik; kültür ve sanat kursları açılır, insanlar meslek öğrenirken usta öğreticiler de evlerine ekmek parası götürürdü.
2024-2025 eğitim-öğretim yılında MEB’lığı, “Tasarruf tedbirleri” kapsamında 100 bin dolayında, üstelik yüzde 90’a yakını kadın olan vatandaşların ekmeksiz ve işsiz kalmalarına neden olan uygulama hayata geçirildi.
16 Kasım Cumartesi günü, Türkiye’nin 81 ilinden araçları ile saatlerce yolculuk yaparak Ankara’da Anıt Park’ta buluşan HEM bünyesindeki usta Öğreticiler adına, basın açıklaması yapılırken; medyanın ilgisizliğini gördüğümde üzüldüm.
Halkın ve haklının sesi olma adına çalışan meslektaşlarım Ankara’da “Hak arayan” çoğunluğu kadın olan usta öğreticilerin sorunlarına neden duyarsız kalıyorlardı!?
Adaletin bir gün herkes için gerekli olacağını vurgulayarak, Hak ve haklı olanın hakkını alabileceği günlere selam olsun diyorum!...
Yorum Yazın