Osmaniye, yıllardır dertli, yıllardır sıkıntılı, yıllardır "olmaz" diyenlerin, "olmaz, çünkü biz buradayız" dediği bir şehir olmuştu. Ama o günden bu yana neler değişti, neler…
Bir yıl önce o koltuğa oturan Başkan İbrahim Çenet, sanki Malkoçoğlu'nun Osmaniye versiyonu gibi, kahraman gibi, dağları delip, ovaları geçip şehri kurtarmak için geldi. Ne de olsa, başkanlık sadece bir unvan değil; aynı zamanda kahraman olma işini de gerektiriyor.
Osmaniye’de bir zamanlar yolları geçmek, sokaklarında yürümek bir cesaret işiydi. Hani derler ya, “Sokaklar kirli, toprakla dolu, her şey bir halta benziyor” diye. Ama Başkan İbrahim Çenet göreve geldikten sonra, öyle bir temizlik hareketi başlattı ki, neredeyse Osmaniye sokaklarında bal döküp yalamak için uygun ortamlar yaratılacak.
Sokaklar öyle tertemiz ki, gördüğünüz her köşe başında “Yok artık bu kadar da değil!” diyeceğiniz bir temizlik anlayışı var. Başkan Çenet, "Kendi ellerimle temizlemedim, ama çalışanlarım temizledi, ben de onları alkışladım," diyecek kadar mütevazı.
Daha önce belediyede ne var ne yok, pek belli olmuyordu. Belediye dairelerinde bir karmaşa, hizmetin nereye gittiği meçhul. Ama Başkan İbrahim Çenet, “Yeter ki ben işimi doğru yapayım, gerisini halk halleder,” diye düşündü ve belediyenin içini tamamen iş bilmezlerden temizledi. Herkes yerini buldu, her şey düzenli hale geldi. İş yapmayanları kapı dışarı etti. Bu kadar düzenli bir belediye, Osmaniye halkı için bir devrim oldu.
Başkan İbrahim Çenet, insanları kayırmanın ne demek olduğunu çok iyi biliyor. Çünkü Osmaniye’nin sokakları, onun doğruluk anlayışına en büyük tanıklık. Başkan, ne rüşvetin ne de yandaş kayırmanın izini bırakıyor. Adeta bir "Allah var, kayırdığı hiç kimse yok" anlayışını hayata geçiriyor. Herkesin hakkını eşit şekilde dağıtıyor, kimseyi kayırmadan, adaletin tecelli ettiği bir Osmaniye yaratıyor. "Bu şehirde kimse kimseye biat etmeden, sadece çalışarak yerini bulacak," diyor. Eğer Osmaniye, "eşitlik" diye bir şeyden haberdar olduysa, bunu Başkan Çenet’e borçlu.
Bundan önceki yıllarda Osmaniye'de parti politikasının gölgesinde yapılan belediyeciliği herkes biliyor. Belediyecilik, aslında bir partinin o şehre hükmetme aracıydı. Ama Başkan Çenet, bu klişeyi yıkıp geçti. "Eskisi gibi partililer değil, ben yönetiyorum," diyerek şehri hiç kimseye yedirmedi. Partinin etkisi olmadan, Osmaniye halkı için çalışıyor. "Belediye partilerin değil, halkın malıdır!" diyerek halkı ön planda tutan bir yönetim anlayışını benimsedi. Artık halk, partiden bağımsız bir şekilde kendi şehri için çalışacak kadar güçlü hissediyor.
Başkan Çenet için "babacan" sıfatı söylenebilir. O, hem sokakta hem de belediye binasında babalık yapıyor. Şehirdeki herkes onun adaletli ve eşit yönetimine hayran olmaya başladı. Çenet, bir yılda o kadar çok iş yaptı ki, Osmaniye halkı onu kılıç kalkanla karşılamaya başlayacak neredeyse. "Başkan İbrahim, geldi, Osmaniye’yi gördü ve yeniden şekillendirdi" dedikleri anlar artık Osmaniye’nin sokaklarında yankı buluyor. Bu şehirde babalık yetkisini sadece o kullanabilir artık. Çünkü bu şehirdeki halk onu sadece belediye başkanı olarak değil, adaletin simgesi olarak kabul ediyor!.
Eskiden her köşe başında, her akşam bir dedikodu çığlığı yükselirdi. Belediyenin içine, başkanın çevresine, her şeyin bir şekilde dedikodusuna rastlamak mümkündü. Ama Başkan Çenet geldikten sonra, o eski günler rüya gibi bir şey haline geldi. Artık sokaklarda belediye başkanı hakkında tek bir olumsuz laf duymazsınız. Kötü dedikodular, adaletle karşılaşınca bir kenara çekilmek zorunda kaldı. Başkan Çenet, işinin başında, sakin ve kibirsiz bir şekilde çalışırken, halk da işlerine odaklandı. Kendisini eleştirenlere dahi, kibirli bir şekilde yaklaşmıyor, aksine "eleştirirseniz daha iyi yapabilirim" diyor!.
Kibir nedir? Osmaniye halkı, "Kibirli" kelimesini başkanla birlikte unutmaya başladı. Başkan İbrahim Çenet, kibirsiz bir yönetim için adeta yemin etmiş gibi hareket ediyor. Hiçbir zaman "ben buranın başkanıyım, siz kimsiniz?" demedi. “Halk benim patronum, ben sadece onların hizmetçisiyim,” diyerek halkla arasındaki mesafeyi sıfırladı. Başkanlık makamı, onun için sadece bir görev. Onun için önemli olan tek şey, halkın ihtiyaçlarına cevap vermek. Bu sebepten ötürü, kibir diye bir şeyin Osmaniye’de yer bulması imkansız!.
“Sağır Sultan bile duydu” dedikleri bir şey vardır ya, işte Osmaniye’de o da Başkan Çenet için geçerli. Herkesin şikayetini dinliyor, her talebi özenle değerlendiriyor. Şehirde ne olursa olsun, başkanın kulakları açık!. Bir mahalledeki su borusu patladığında, "sayın başkan" hemen talimat verir. Bir köyde yol problemi yaşanıyorsa, "sayın başkan" soluğu orada alır. Bu kadar duyarlı bir başkan, her şehre nasip olmaz!.
Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin Başkan İbrahim Çenet'e verdiği "Herkese eşit ol, adaletli ol!" emri, belki de şehrin en önemli dönüm noktalarından biriydi. Bahçeli'nin, Çenet’i Osmaniye'ye gönderirken verdiği bu mesaj, sadece sözde kalmadı, gerçeğe dönüştü. Başkan Çenet, bu mesajı alarak herkese eşit mesafede yaklaşmayı görev kabul etti. Gerçekten de her mahallenin, her köyün başkanı olmaktan gurur duyuyor.
İşte Osmaniye'nin kahramanı Başkan İbrahim Çenet böyle bir adam! Herkesin başkanı, adaletin, eşitliğin ve temizliğin simgesi. Kendisi ne kadar alçakgönüllü, halk da o kadar ona hayran!
HOŞ GELDİN ŞEHRİMİZE SAYIN BAŞKAN ÇENET!.
Yorum Yazın