DOLAR32.34
EURO34.879
ALTIN2393.5
BIST10276.
Mustafa Bardak

Mustafa Bardak

Mail: [email protected]

Onlara gitme bize gel!

Gün yaklaştıkça siyaset kazanı fokur fokur kaynamaya başlıyor. Takvim belli, 14 Mayıs Pazar gününün akşamında bugünlerde söylenilen ve verilen sözler ile vatandaşın yüreğini nelerin okşayıp okşamadığının kanıtının sonucunu göreceğiz.

Bugünlerde Pazar yerinde sebze-meyve satarcasına, vatandaşın karşısına çıkıp; “onlara gitmeyin bize gelin!”, “Gel hele de gülüm gel!”, “14 Mayıs’ta onlara haddini bildirecek misiniz!, Bizi destekleyecek misiniz!” gibi yüksek tondan sesler duyuyoruz.

Tarihin sayfalarını karıştırdığımızda, yıllar öncesinde birbirlerinin ardından söylenmedik olumsuz sözler bırakmayanlar, bugün can ciğer kuzu sarması oluvermişler.

Has Parti Genel Başkanlığı döneminde Osmaniye’ye gelen Numan Kurtulmuş, partisinin düzenlediği toplantıda, Ak parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı kastederek; “Büyük Ortadoğu Eş başkanı” diye konuşması bugün gibi aklımda duruyor.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, “Andımızın okullarda okutulup okutulmaması” ile tepki gösterirken; “Andımız’ın okullarda okutulmasının devamı için yüksek tonda eleştiriler yapmıştı.

Ak Parti Genel Başkanı Erdoğan’ın, geçmiş yıllarda MHP Genel Başkanı Bahçeli için söyledikleri arasında, özel yaşantısının bile yer alan sözcüklerin kullanılmasını hala yadırgadığımı söyleyebilirim.

Seçimler yaklaşırken, İmralı’dan getirilip Diyarbakır’da vatandaşlara okutulan mektubun nasıl getirildiği, Irak sınırından getirilen BTÖ mensuplarının nasıl karşılandığı, çadırlarda Savcıların görev yaptığı, sanatçı İbrahim Tatlıses ile birlikte otobüsün üzerinde kimlerin şarkılar söyledikleri ve otobüsün üzerinde hangi renklerin dalgalandığı, “Kırmızı bültenle aranan” birinin devletin TRT kurumuna çıkarılıp konuşturulmasının ardından, “Kırmızı bültenle arandığından haberim yoktu!” diye yapılan konuşmanın kim tarafından yapıldığı….

Örnekleri çoğaltmaya gerek yok diye düşünüyorum.  Herhangi bir siyasi parti adayı için Milletvekilli için işaret etmiyorum. Cumhurbaşkanlığı adaylığında da aynı şekilde taraf olmadığımı, sandığa gittiğimde kendi özgür irademle seçimimi yapacağımı buradan belirtmek isterim.

Benim asıl kaygım, memleketim ve çocuklarımızın, gençlerimizin geleceğidir.

Benim tek beklentim; siyaset yapanların vatandaşı karşısına aldıklarında dürüst ve doğrularını dile getirmeleridir.

Kişilerin inançlarını kullanarak kendi siyasi çıkarlarına yönlendirmemeli, yapamadıklarını, yapmış gibi göstermemeleri, yapabilecekleri sözleri vermeleridir.

Depremzede bir gazeteci olarak, bugünkü iktidarın yaşadığımız kentte gazete büroları ve radyo yayınları binaları yıkılan, bilgisayarları başta olmak üzere meslekleriyle ilgili tüm eşyaları enkaz altında kalan meslektaşlarımın yaşadıkları sıkıntılar sorulmadığı gibi, “geçmiş olsun!” bile denilmemiştir.

Seçilebilmek adına bizlere açıklamalar yaparak, vatandaşa duyurmak isteyen siyasiler, yerel yöneticiler ve atama ile görevde bulunan yöneticiler; bizlerin hangi bilgisayarı, hangi binada ve hangi sistemle kullanarak kamuoyuna duyurabileceğimizden bile haberlerinin olmadığını düşünüyorum.

Seçimlere bir aydan az süre kaldı, yıllardır dinlediklerimizi not ettik ama gerçekleşmeyen sözlerle, gerçekleşenlerle eşleştirdiğimizde neresi ağır gelirse o tarafı tercih ederiz.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar