Yazarlar, kalemlerini kullanarak şiir, öykü gibi edebi eserlerini oluşturmayı sürdürürken, bizim meslektekiler teknolojik gelişmeye uyum sağlayarak, “parmak yerine dillerini” de kullanmayı “hüner” saymaya başlar oldular.
Yazar dostlarımın aklına farklı yorumlar gelmesin, onlar teknolojik gelişmeye uymuyorlar demek istemiyorum, çünkü cebinde kalemi ve bir kağıt parçası bulunduran yazarlarımız; anlık duygularını bulundukları ortamda kaleme alarak, ölümsüzleştirmeyi sürdürüyorlar demek istedim.
Yazan her yazarın eserine saygı duyarım, ancak olayları saptırmadığı, gerçeklerin üzerine örtmediği ve kalemini toplum yerine; bireysellikle ilgili kullanmadığı sürece…
Günü birlik yaşamak yerine, yıllar sonrasını düşünerek kalıcı eserler bırakmasından yanayım.
Gün içerisinde veya yıllar sonrasında; yazdığınız ve ekranlarda konuştuğunuz sözler, gerçek anlamda tepki görüyorsa düşünmeniz gerekir!
Tepkilerin olumlu olduğunda sevinip, olumsuz olduğunda da kendinizi yoklamanız gerekir.
Tepkiler; kişilerin kendi düşünceleri olduğu zaman hoşuma gider, ancak başkalarının aklı ile hareket ederek olumsuz tepki verenlerin görüşlerinin olmadığını düşünerek, onlar adına üzülürüm!
Geçtiğimiz ay içerisinde bir haber yapmış ve 6 Şubat depremleri anısına bir anıt yapılmasını önermiştim.
Haberi anlamak istediği gibi anlayan ve algı operasyonu ile genişleten çok sayıda kişi tarafından neredeyse “linç” edilmek istenildiğimi sosyal medya paylaşımlarından gördüm.
Depremin yaşandığı ve 1.300 dolayında vatandaşımızı kaybettiğimiz bir kentte, “deprem Anıtı” önerirken; vatandaşların tapulu arazilerine yapılmasını isteyecek kadar “hain” bir insan olmadığımı bu kente inandıramadığımı düşündüm.
Bu olayı geçelim ve gündemdeki olaylara bakmaya çalışalım. Herhangi bir medya kuruluşu, mevcut iktidara yakın olabilir veya Merkezi ya da yerel iktidar tarafından maddi olarak desteklenebilir.
Bu olayın ancaklarına baktığımızda; medyanın halkın sesi olması ve haberleri doğru, tarafsız, açık ve yorumsuz olarak vermesi önem taşımaktadır.
Bir gazete çıkıyor, “Son dakika haberleri” ismi ile, milyonlarca emekliyi ilgilendiren emeklilerin maaşlarının iyileştirileceğini; Ağustos ayının ilk haftasında önemli habermiş gibi yayınlıyor.
Cumhurbaşkanı ise, Emeklilerin maaşlarının iyileştirilmesinin 2024 yılı Ocak ayını işaret ediyor.
Bir Tv kanalındaki haber bültenini izliyorum. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait toplu taşıma aracı kaza yapmış. Bu haberden İBB Başkanı sorumlu tutulurcasına; “İstanbul iyi yönetil miyor!”diye haber sunucusunun yorum yapmasını doğru bulmuyorum.
Aynı haber sunucusuna sormak isterim; Orman yangınını söndürmek için uğraşan helikopterin su alması sırasında düşmesi ve görevli insanların hayatını kaybetmesi olayında; “Ne düşünüyorsunuz!?”diye sorarım.
Haberi yaparsınız, yorumunu vatandaşa bırakırsınız! Tepkiler ise; siyasiler, vatandaşlar, STK’lar tarafından yapılır.
Sonuç olarak; kendi emek gücünün mücadelesini veremeyen kalemlerin, başkalarının rahat yaşaması için kalemlerini oynatmalarını anlamaya çalışıyorum.
Yorum Yazın