İnsanın en büyük hazinesi karakteridir. Para, makam, güç gelip geçicidir; ancak karakter, insanın gerçek kimliğini ortaya koyar.
Günümüzde birçok kişi, menfaatleri doğrultusunda hareket etmekte, doğruları savunmak yerine güçlü olanın yanında durmayı tercih etmektedir. Ne yazık ki, bu tutum karakterden yoksun bir toplumu beraberinde getirmektedir.
Karakter, insanın özünü belirler. Bir insanın ahlaki duruşu, değerleri ve tutarlılığı, onun kim olduğunu gösterir.
Peki, karakterli olmak neden bu kadar zor? Çünkü karakter sahibi insan, doğrular uğruna bedel ödemeyi göze alır.
Yanlışa yanlış demekten çekinmez, haksızlığa boyun eğmez ve insanlığını çıkarlarına kurban etmez. Ancak, böyle insanlar çoğu zaman dışlanır, yalnızlaştırılır. Çünkü doğru insan olmak, yanlışların içinde kaybolmuş bir dünyada zor bir seçimdir.
Doğruyu savunan insanların dışlanması, tarih boyunca süregelen bir olgudur. Gerçekler rahatsız edicidir ve çoğu insan rahatsız edilmekten hoşlanmaz. Ancak bu, doğruları dile getiren insanların yanlış olduğu anlamına gelmez.
Tam aksine, karakter sahibi insanlarınyalnızlaşması, onların doğru yolda olduğunu gösterir. Çünkü gerçek dostluk, menfaat ilişkileriyle değil, karakter bütünlüğüyle kurulur.
Bazen insan, arkadaş sandıklarının gerçek yüzünü görmek zorunda kalır. Menfaatleri için karaktersiz insanlara yanaşanlar, zamanla karakterlerini de kaybeder.
Hırsızlarla gezen, hırsız olur; namussuzlarla gezen, namussuz. Bu bir doğa kanunudur. Çünkü insan, çevresindeki beş kişinin ortalamasıdır.
Eğer çevrenizde yalan söyleyen, ahlaksızlık yapan, başkalarını kandıran insanlar varsa, zamanla siz de onlara benzersiniz.
Günümüz dünyasında, ahlaksızlığa göz yumanlar çoğu zaman ahlaklı insanlardan daha fazla ilgi görmektedir.
Yalan söyleyenler, hırsızlık yapanlar, insanları kandıranlar toplumda saygın konumlara gelebilmektedir. Ancak, karakter sahibi insanlar bu yozlaşmanın bir parçası olmayı reddeder. İşte bu yüzden yalnız kalırlar.
Ancak unutulmaması gereken bir şey var: Onurlu bir yalnızlık, sahte dostluklardan daha değerlidir. Çünkü bir insanın gerçek dostları, onun değerlerini paylaştığı insanlardır.
Eğer biri, karaktersiz insanların yanında olmaktan rahatsız olmuyorsa, demek ki o da aynı yozlaşmanın içindedir.
Karakter sahibi olmak, bazen kaybetmek anlamına gelir. Ama bu kayıplar, aslında bir kazançtır. Kendi doğrularınızla yaşamak, başkalarının yalanlarıyla kazanılan bir hayattan daha değerlidir.
Eğer bir insanın temel değerleri yoksa, o kişi rüzgarın savurduğu bir yaprak gibi oradan oraya sürüklenir. Güçlü kimse onun doğrusu olur, menfaat kimdeyse ona yönelir. Ancak gerçekten güçlü olanlar, değerlerinden taviz vermeyenlerdir.
Bir insanın karakteri, zor zamanlarda belli olur. Menfaatleri için doğrularından vazgeçenler, en ufak sarsıntıda yıkılır. Ama değerleriyle yaşayan insanlar, hayat ne kadar sert rüzgarlar estirirse estirsin dimdik ayakta kalır.
Bir insan, karaktersiz insanlara destek veriyorsa, kendisi de aynı yapıdadır. Eğer bir kişi, bir namussuzun hatalarını bile bile onunla yol yürüyorsa, o da namussuzluğu kabullenmiş demektir. Onurlu bir insan, bile bile yanlış insanlarla aynı yolda yürümez.
Bu yüzden karaktersiz insanlara prim vermemek gerekir. Çünkü onlar destek buldukça daha da güçlenir, toplumu yozlaştırır.
Eğer yanlışlarla mücadele etmek istiyorsak, önce onlara destek olanlardan uzak durmalıyız. Bir insanın kim olduğu, onun kimi desteklediğiyle belli olur.
İnsan, kendi değerleriyle yaşamalıdır. Eğer bir insan, kendi değerlerinden taviz verirse, zamanla kendine bile yabancılaşır. Menfaatler için eğilip bükülen bir hayat, ne kadar kazançlı olursa olsun, aslında kaybedilmiş bir hayattır.
Gerçekten değerli olan şey, onurlu bir yaşam sürmektir. İnsan, bencil çıkarlarını değil, evrensel doğruları savunmalıdır. Ancak bu şekilde, hem kendimize hem de çevremize karşı dürüst olabiliriz.
Karakterli olmak, sadece kendimize karşı bir sorumluluk değildir. Topluma karşı da bir sorumluluktur.
Eğer karaktersizliğe göz yumar, ona destek verirsek, biz de o yapının bir parçası haline geliriz. Ama eğer doğruların yanında durmayı başarabilirsek, işte o zaman gerçek anlamda insan olabiliriz.
Karakter sahibi olmak, dışlanmayı göze almak demektir. Ama unutulmaması gereken şey şudur: Onurlu bir yalnızlık, sahte dostluklardan daha değerlidir.
Yorum Yazın