DOLAR32.34
EURO34.879
ALTIN2393.5
BIST10276.
Mustafa Bardak

Mustafa Bardak

Mail: [email protected]

Güneşin bozkırdan doğuşu!

Beni sevmeyenler veya hoşlanmayanlarınız vardır. Ülkemizdeki siyasi partilerin liderlerinden de sevmediklerinizin olduğunu düşünenlerdenim.

Hatta daha da ileriye giderek; mevcut yönetimin başından aşağı, bazı Hükümet kabinesinde görev verilenleri bile sevmeyebilirsiniz.

Çalıştığınız işyerinin yöneticisini, patronunu, ustanızı veya birlikte çalıştığınız arkadaşlarınızdan bazılarını bile sevmiyor olabilirsiniz!

Sevgi sarmalı kapsamında bir değerlendirme yapmak istediğimde, tüm bu sevgi gösterilmeyenler karşısında bir isimden sözedeceğim ki; mutlaka bu değerli insana gösterilen sevginin yüzdelik oranı yüzde 99’larla ölçülecektir.

Bu değerli sanatçı insan; “Bozkırın Tezenesi” olarak bilinen ve Türk Halk Müziğinin önemli isimlerinden Neşet Ertaş olduğunu  belirtmek istiyorum.

Şu anda bulunduğunuz ortamdaki arkadaşlarınız arasında bir değerlendirme yaptığınızda, Neşet Ertaş’ın sanatçı kimliği ve eserleri için alacağınız olumlu yanıtların oranının yüzde 99’larda olacağına adım gibi inanıyorum.

Değerli kültür insanı, sanatçı Neşet Ertaş’ı bir kez daha saygı ile anarken; “Kesik çayır biçilir mi?” eserindeki dizelerden sözetmek istedim.

Değerli dost insan, Türk Halk Müziğimizin ustalarından Neşet Ertaş’ın vatanından ayrı kaldığı yıllar, vatanında değer görmediği yıllar ve sonradan anımsanarak verilen değerlerin bir yararının olup olamayacağını hesaplıyorum!

Neşet Ertaş’ın; “Kesik Çayır” isimli türküsündeki dizelerinde anlatılmak istenilenleri bugün bile algılamak veya anlamak istemeyenlerin olduğunu tahmin ediyorum.

Sözlere bakalım: “Kesik Çayır Biçilir mi biçilir mi?/Sular soğuk içilir mi?/

Bana yardan geçti derler/Seven yardan geçilir mi?/

Aman desinler desinler şeker yesinler/Şu kız şu oğlana yanmış desinler/
Aman ben yandım yandım yandım/Ellerin memleketinde eğlendim kaldım/
Ankaranın tren yolu/Gâhı eğri gâhı doğru/Canım benim anadolum/
Gideyim mi senden gayrı/”

Bu sözleri okuduğunuzda, okuduğunuz gibi değil, anlayabildiğiniz gibi yorumlayacağınızı tahmin ediyorum.

Dün yaşadığınız kentteki hava sıcaklığının kaç derecede olduğunu biliyor musunuz!? Bu ay içerisinde ev veya işyerlerinizdeki elektrik faturalarının ne kadar gelebileceğini tahmin edebiliyor musunuz?

Temmuz ayında emekli bir vatandaş; ekmeği 5 Tl’den alırken, Ağustos’ta 7,5 Tl’den, mutfak tüpünü 380 Tl’den alırken bugün 459 Tl’den, şehir içi dolmuşa binerken bugün 19 Tl ödemek zorunda kaldığı bir yaşam süreci içerisinde olunduğunun gerçeğini yaşamaktayız.

İddialarım değil, kentteki yaşamın gerçeklerini dile getirirken, yaşananları göremeyenlerin suskunluklarına üzülüyorum.

Covid-19 salgınında ağızlarına maske takanlar, konuşmamakta da kendilerince sanki tavır almışlar gibi!

Ülkeyi yönetenler, ticaretteki fiyat artışları ile ilgili olarak; “Fırsatçılar!” sözünü kullanırken, iktidara yakın firma ve marketlerin de aynı şekilde ürünlerine zam yaptıklarını bir gözden geçirme zahmetinde bulunmasını öneriyorum.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar