İçinde yaşadığımız yılın ilk aylarından itibaren ülkemizde olumsuz olayların yaşanmasına üzülmeye çalışırken, birilerinin de gündemi değiştirmeye çalışmalarını izliyorum.
Yılın ikinci ayının ilk haftasında Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından, ülkeyi yönetenler ve vatandaşlarımız depremle sarsılan illerin durumları ile meşgul olmaya başladı.
Şubat, Mart aylarını geride bırakıp Nisan ayına geldiğimizde Mayıs ayında yapılacak seçimler gündeme yerleşmeye başladı.
Deprem bölgesinde hala bazı sıkıntılar yaşanırken, seçim çalışmaları, seçimden sonrası için verilen sözler havada uçuşmaya başladı.
Mevcut iktidar seçim sonunda görevine devam kararını seçmen aldı, ancak aradan geçen 100 günlük s üre içerisinde seçim öncesi verilen hangi sözlerin yerine getirip getirilmediği tartışılıyor.
Akaryakıt fiyatları, emeklilerin maaşlarına “köküne” yapılan zam, ekonomideki gidişat ve vatandaşın alım gücü üzerindeki eleştiriler gündeme yerleşmeye başladı.
Muhalefetin iki önemli siyasi partisi ise farklı yönlerde konuşmalarına ağırlık vermeye başladılar.
CHP’deki “yenilik” çalışmaları, ilçelerin ardından il genel kurullarının tamamlanması, sonrasında kurultay için yeni bir Genel başkan arayışları ana muhalefeti vatandaşların sıkıntıları ile ilgilenmekten uzaklaştırmaya başladı.
Bir diğeri olan İyi Parti’de ise Genel Başkan Meral Akşener, deyim yerindeyse; “özeleştiri yapmakla” meşgul olmaya başladı. Türkiye’nin 81 ilinde Belediye Başkan adayı çıkarmakta kararlı olduğunu, CHP ile ortak hareket etmenin hatalarından sözediyor.
Bu arada mazotun litresi 40 Tl’ye yükselirken, vatandaşın alım gücü her geçen gün zorlaşırken siyasi iktidar kendi yönetimindeki kararları uygulamayı sürdürüyordu.
Muhalefetin kendi iç sıkıntılarını tartışarak gün geçirdiği süreç içerisinde, iktidar partisi “yeni anayasa” üzerine çalışmalara yoğunluk verdi. Yeni Anayasa’da neler değişecekti, sivil anayasa isteklerindeki amaç ve açılım nasıldı?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yurt dışı ziyaretleri sırasındaki konuşmalarında; “Kuran’ı Kerime el uzatanları affedemiz!” benzeri sözleri sık kullanmaya başlaması insanlar tarafından nasıl okunuyordu?
Bu arada ülkede kargaşa çıkarmak isteyen artniyetli insanların, bulanık suda balık avlamak istercesine; Cumhuriyet’in değerlerine ve Kurucusu Atatürk’e karşı sözlü veya başka türlü saldırıları ile karşılaşıyorduk.
Bu günlerde yabancı ülkelere ziyaret, diplomatik görüşmeler, bir takım ekonomik ilişkilerin düzeltilmesi yönünde devletin üst düzeyinde görüşmeler yapılırken, birilerinin çıkıp; Atatürk’e yönelik eylemleri ülkemiz adına hiç yakışık almıyordu.
Kim veya kimler yönlendirirse yönlendirsin, memleketin ekonomik, sosyal ve kültürel sıkıntılarına çözüm bulunması varken, birilerin çıkıpta gündemi farklı yöne çekerek, yeni tartışmalar oluşturması toplumsal anlamda zararlar vereceğini sanırım tahmin etmeyen yoktur.
Öyleyse, gündemi değiştirmek isteyenleri birilerinin iyi okumasında geç kalınmaması gerektiğini vurgulamak istiyorum.
Yorum Yazın