Geçenlerde Güneş ve Ay tutulmasının etkisiyle, depremlerin olabileceği söylenmişti. Genelde Marmara bölgesinde bu düşünce gündemdeydi de. Osmaniye'de de geçenlerde bir deprem yaşadık.
Çok şükür can ve mal kaybı olmadı. Genel olarak söyleyeyim; bu gök olayları insanlar açısından da gerçekten büyük depremler yarattı.
Eskiden birbirimizi anlamakta hiç zorluk çekmezdik. Daima hoşgörülü, güler yüzlü olurduk. Birbirimizin düşüncesine saygı vardı, ama bakıyorum ki şimdi birbirimizin kuyusunu kazar olduk. O diyor "Ben konuşacağım, benim düşüncelerim geçerli." sen diyorsun başka türlü... Birbirimizdeki iletişim kopma noktasına gelmiş, ölmüş bile.
Teknoloji bunda en büyük etken maalesef. Herkes, bu bağımlılığının pençesinde boğuşuyor. Sosyal medyada bir şey mi gördük ? "İşte böyle olmuş, şöyle olmuş. Biz de buna uyalım" düşüncesi bizde yer etmiş. Bu hareketin adı da akım olmuş, ne alakaysa...?
Eskiden dedelerimiz babalarımız, bir büyüğümüz oturup bir şeyler anlatırken; eğitici bir bilgi verir ya da bir fıkra anlatır; bizler de, onları böyle pür dikkat dinlerdik. Ama şimdi "Aman be ne dinleyeceğim bu yaşlı adamı" der duruma geldik.
Nasrettin Hoca fıkraları, Keloğlan fıkraları ve nice nice yaşanmış hikayeleri anlatırken; merakla sonu nasıl olacak diye beklerdik. Şimdi normal bir sohbet bile o tadı veremiyor.
Çocukluğumda en çok sevdiğim an, elektrik kesintisinin olduğunda, gölge oyunu olmuştur. O zamanlarda mum ışığında sohbet ederdik, oyunlar oynardık, evin içinde duvarlara ellerimizle değişik şekiller verip, gölgeler yapardık.
Hey gidi günler hey.! Rahmetli ünlü tiyatro sanatçımızın seslendirme yaptığı bir reklam animasyonunda yaşlı adam " Nerede o eski bayramlar " diyor ya, aynen öyle olduk. Şimdi diyeceksiniz ki, konumuzla bu reklam repliğinin ne alakası var. !?
Sellerin olması, depremlerin olması, iklimlerin dengesinin bozulması. Bizim de dengemizi ne yazık ki bozdu. Bunlar doğanın gerekliliği olmasının yanında, biz de doğanın dengesini bozduk.
Düzeltmeye çalışırken de elimize yüzümüze bulaştırdık. Bu da yetmiyormuş gibi, doğa canlılarının hayatlarına da müdahale ettik. Bırakın hayvanları hayatlarını yaşasınlar. Üç kuruş zevkimiz için onların sağlığını bozup, doğasını değiştirmenin ne mantığı var ?
Hayvanlar vahşi derdik ya. Biz hayvanlar gibi olduk, hayvanlar da bizim gibi oldular. İnsanlardaki merhamet artık hayvanlarda görülür oldu. Bırakalım doğa öyle kalsın bizim istediğimiz gibi yaşamasınlar.
Yorum Yazın