DOLAR32.34
EURO34.879
ALTIN2393.5
BIST10276.
Mustafa Bardak

Mustafa Bardak

Mail: [email protected]

Gerekçeler aranacaktır

Yaşanılan her olayın sonunda, başarıda da, başarısızlıkta da bir gerekçe mutlaka ortaya konulur.

Başarı gösterilse bile, nasıl başarı sağlandığı ve katkıda bulunan olayların akışı gündeme getirilir.

Elbette ki, başarılardan kendilerine pay çıkaranlar olacaktır. Hatta ipin göğüslenmesi noktasında canla-başla çalıştıklarını göstermek isteyenlerin sesleri daha gür çıkmaya başlayacaktır.

Başarısızlıklara baktığımızda ise, özeleştiri verenler veya içten gelerek yenilgiyi kabullenenleri pek göremeyiz. Çünkü yenilgi, başarısızlığın neticesinde ortaya çıkan bir olaydır.

Geçtiğimiz ay iki seçim yaşadık. Milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarının ardından, sandıktan çıkanlar tartışılmaya başlandı.

Özellikle başarı gösteremeyen “Millet ittifakı” üzerindeki eleştiriler farklı şekillerde yorumlanmaya başladı.

Spor alanındaki karşılaşmalarda yenilen takımın Kulüp başkanından, takım çalıştırıcısına, futbolcusuna kadar eleştiri oklarının yöneltildiğini biliyoruz.

Böylesi durumlarda, bazı anlarda Kulüp Başkanı, bazı anlarda takım çalıştırıcısının istifa ettiği veya görevden alındığına da tanık olabiliyoruz.

Bu olayları yaşayan toplum olarak, son seçimlerde kaybeden siyasetin taraftarları da elbette tepki gösterecek ve bazı isimler üzerinde “istifa” sesleri yükselmesi olası olacaktır.

Ana Muhalefet Partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu, aynı zamanda Cumhurbaşkanı adayı olarak seçimlere girdi.  

Millet ittifakı’nın kazamamış olması veya Milletvekili sayısının beklendiği gibi çıkmaması elbette oy verenler tarafından tartışılacaktır.

Kılıçdaroğlu’nun seçim sonuçlarını değerlendirirken; “Anadolu köylüsünün” kendilerine gereken oyu vermediği yönündeki talihsiz söyleri,  yakışık almıyordu. Ardından gazetecilere yönelik sözleri yine yakışık almayan sözlerdi.

Kılıçdaroğlu’nun şu sözüne bakıyorum;  “Kalemini satan ve onurlu davranmayan bir anlamda kendisini yargıç yerine koyan gazetecinin gazeteciliğini sorgulamak benim görevimdir”

Kalemini satan meslektaşıma bende karşıyım, ama  gazetesinin çıkabilmesi bir parti reklam veriyorsa elbette yayınlayacaktır.

CHP olarak gazetelere nerede ve ne kadar reklam verilip verilmediği araştırıldıktan sonra tepki vermiş olsalardı!

Seçmenin, oy’una gereksinim duyan siyasi partiler, halka kendilerini tanıtmak için de medyaya reklam vererek yaşamalarını sağladıkları zaman söz hakkına sahip olabilirler.

Seçmenin ayağına gidip oy isteyen siyasi partiler, halkı bilgilendiren medyayı ziyaret etmediği zaman, sayfalarında kendilerini bulamadıkları zaman kızma haklarını da kendilerinde görebilirler mi?

CHP içerisinde Ekrem İmamoğlu’dan sonra Özgür Özel’de partide yenilenme bekleyen isimler arasında öne çıkanlar oldu.

Her üyenin Başkanlık için aday olma hakkını düşündüğümüzde, sadece bu isimlere değil, ortaya çıkabilecek yeni isimlere de  tepki göstermemek demokrasinin bir gereğidir.

Demokrasiye inanan bir siyasi partide başarısızlıkların tartışılması ve tepki görmesi doğaldır.

En önemlisi de özeleştiri verirken de, kırıp dökmeden konuşmak önem taşıdığını unutmamak gerekiyor.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar