DOLAR32.34
EURO34.879
ALTIN2393.5
BIST10276.
Mustafa Bardak

Mustafa Bardak

Mail: [email protected]

Dünleri unutmamak

İki gündür 15 Temmuz darbe girişimi üzerine konuşmalar, tartışmalar yapılırken yazılı medyanın da gündeminin aynı olduğunu görmekteyiz.

Dün TRT radyosunda “Köroğlu” türküsünü dinledim.  Eserin içerisinde geçen sözler ve anlatılmak istenilenler, yani Köroğlu’nun “Bolubeyi” için söylediklerini anımsadım, sonrasında da “15 Temmuz” gününün yıldönümünde bu türkünün devletin radyosunda dinletilmesini düşündüm.

Bağımsızlığına önem veren, baskı ve şiddete karşı gelen, kısacası özgür yaşamayı isteyen bir milletiz. Sadece 15 Temmuz darbe girişiminin yıldönümünde değil, 12 Eylül ve gerilerdeki diğer darbelerle ilgili de tepkisel davranmak gerektiğini düşünüyorum.

İdama karşı olduklarını söyleyenlerin bazı konuşmalarını dinlediğimde, bazıları için “idam” derken, bazı idam edilenler için ise “haksız yere” diye sözler kullanıyorlar.

Özgürlük birileri için olup, diğerleri için kısıtlamalar getiriliyorsa, o zaman toplumsal barışı sağlamak zorlaşır.

Daha önceki yazımda değindiğim gibi, zamanında destek vererek,besleyip büyütmek, “istedikleri gibi at oynatmalarına göz yummak” ardından da palazlanıp devletin kurulu düzenini yıkmaya kalkanları engellemenin zor olacağını önceden tahmin etmek zorundayız!

Askeri okullara, Polis okullarına öğrencilerin girebilmesi için, kamu kurumlarında işe girebilmek için, kamu kurumlarının çoğunluğunda olmak üzere rütbe yükseltebilmek için zamanında onların palazlanması sırasında bugünkü anlayış neredeydi, neden engel olmadılar veya olamadılar!?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önceki gün bir açıklamasını dinledim. Dini cemaatler üzerinden yapılan bir takım çalışmaların önleneceği yönünde tümce kuruyordu.

Olması gerekeni söylüyordu, ancak bu uygulamanın sağlanabilmesi için “laiklik ilkesi” yerine getirilmeliydi.

İnsanların fazla bilgi sahibi olmadıkları, daha doğrusu okuyamadan dilden dile öğrendikleri din ve inançlar üzerinden onları yanlış yerlere yönlendirmenin kolay olabileceğini düşünmek gerekiyor.

İşte bu amaçla laiklik ilkesi devreye giriyor. “Din ile devlet işlerinin birbirinden ayrı tutulması” ile halk arasında kendilerini “Şıh, Cemaat Lideri” gibi göstererek bir takım yöntemlerle kendilerine çevre edinenler ve din ve inanç üzerinden insanların üzerinden rant elde edilenlerin önüne geçilmiş olacaktır.

Dün 15 Temmuz gibi ülkeye acı günler yaşatan zihniyetin yerini bugünlerde hangi dini cemaatin alıp almadığını araştırmak gerekiyor. Belki 15 Temmuz gibi bir kalkışma yapamayabilirler, ama kamu kurumlarındaki örgütlenmeleri, selam ve iletileri ile yandaş toplamaya çalışanların varlıklarını gözardı etmemek gerekiyor.

Özgürlüklerine düşkün millet olarak, her türlü zorluğun, baskının, zulmün karşısında direnenlerin sayılarına bakıldığında seslerini çıkaranlar az gibi olsa da, vatan sevgisi ortaya çıktığında direnen kalabalığın sayısını saymak kolay olmayacaktır.

Yağmur yağmadan önce şemsiyesini hazır tutanlar sonrasında ıslanmaktan kendilerini korumuş olurlar. Bundan sonrası için ülkeyi yönetenlerin  koltuk ve oy uğruna veya başka amaçlarla cemaatlere ödün vermek yerine, halkının sesine kulak vermelerinin daha doğru olacağını anımsatmak istiyorum.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar