DOLAR32.34
EURO34.879
ALTIN2393.5
BIST10276.
Mustafa Bardak

Mustafa Bardak

Mail: [email protected]

Canan için Can’dan vazgeçmek

Demokratik ülkelerde seçimler yapılır, adaylar çıkar ve seçmen tercihi yaparak görevin yapılması kararını verir.

Halkın tercihine saygı duymak ise demokrasinin bir gereği olduğuna göre, gelişebilecek farklı olaylar karşısında tercih eden çoğunluğun kararını da gözardı edemeyiz.

6 Şubat depremlerinde en fazla hasar gören ve can kaybı yaşanan Hatay ilinde yaşayan vatandaşların, enkaz yığınları arasından yürüyerek sandığa gidip oy kullanıp tercih ederek TBMM’nde kendilerini temsil etmesini istedikleri Avukat Can Atalay’ın Milletvekilliği düşürüldü.

Atalay, cezaevinde iken aday olmuş ve seçmenin tercihini alarak Milletvekili seçilerek Hatay’ın sorunlarını dile getirme noktasında görevlendirilmişti.

Hatay halkı, depremin acılarını hala unutamazken, aradan geçen bir yıla 6 gün kala Milletvekili seçtikleri Can’ın üzüntüsünü yaşamaya başladı.

Bu Milletvekili TİP’li değil, başka siyasi partiden de seçilmiş olabilirdi. Depremde enkazın acılarını yaşayan bir ilin Milletvekili’nin böylesi bir günde vekilliğinin düşürülmesi olayında TBMM’deki  diğer Milletvekilleri’nin amaçlarını iyi düşünmeleri gerekirdi.

Söz konusu TİP Milletvekili Can Atalay olarak değil de, iktidar partisi veya iktidarı destekleyen bir siyasi partinin Milletvekili olduğu gözüyle bakmak ta gerekiyor.

Pire için yorgan yakma değimini anımsıyorum. Hatay’ın şimdi bir Milletvekili eksildiğine göre, ara seçimlerde adaylar ortaya çıkacak ve yarışacaklar.

Hatay halkı yapılacak olan ara seçimde, Meclis’te Can Atalay’ı Hatay’a uygun görmeyen diğer Milletvekillerine hangi gözle bakacaklar!?

Can Atalay’a “terörist” gözüyle bakan anlayıştakilere sormak gerekiyor; şu anda TBMM’de “fetöcü” olarak suçlanan veya tahmin edilen kaç  Milletvekili’nin olup olmadığı konusunda bir araştırma yapabiliyorlar mı!?

TBMM’deki siyasi konuşmaları yapanları TV ekranlarından izliyoruz. Siyasi partilerden illerinde halkın oyları ile seçilmişlere “terörist” gözüyle bakmak, o yönde sözler kullanma gibi olaylarını duyduğumuzda, onlara oy veren vatandaşların da canlarını sıktıklarını anlamaları gerektiğini düşünüyorum.

Kendilerini “sütten çıkmış ak kaşık” gibi gösterenler, başkalarına yönetme ve yaşatma hakkı vermek istemeyen anlayışla, ülkede huzur ve barış ortamının sağlanamayacağının da düşünülmesi gereklidir.

İmralı’dan getirilen mektubun seçim meydanlarında okutulması, “Kırmızı bültenle aranan Osman Öcalan”ı TRT ekranına çıkararak konuşmasının sağlanması gibi olayları doğalmış gibi görenleri de görmüştük.

Şu anda 31 Mart yerel seçimleri için iktidar partisinin İstanbul’da seçimi kazanabilmek için kimlerle ne gibi iletişimler içerisinde olduğu yönündeki haberleri de duymaktayız.

Dün “terörist” dediğiniz kişileri, bugün kendi çıkarlarınız için yanınıza almaya veya karşınızdakinin oylarını parçalamak için “gizli-dirsek teması kurmaya” çalışıyorsanız, bu ülke vatandaşına iyilik değil, geleceği için zarar verebileceğinizi de bilmelisiniz.

Halkın tercihi ile göreve getirilen, Milletvekili veya Belediye Başkanları için, çeşitli gerekçeler göstererek “Görevlerine son verilmesi” olayı, demokrasiyi zedeleyebileceği gibi, vatandaşlar arasında inançların da azalmasını beraberinde getirecektir.
 

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar