Osmaniye Belediye Başkanı İbrahim Çenet her pazar klasik haline gelen yazılarına bu haftada devam etti. Çenet' in bu haftaki pazar yazısının konusu Kıbrıs gezisi izlenimleri oldu.
Osmaniye Belediye Başkanı İbrahim Çenet her pazar klasik haline gelen yazılarına bu haftada devam etti. Çenet' in bu haftaki pazar yazısının konusu Kıbrıs gezisi izlenimleri oldu.
Başkan İbrahim Çenet, Kıbrıs gezisinden izlenimlerini sosyal medya hesabından paylaştı.
Başkan Çenet, Kıbrıs gezisiyle ilgili şu notları aktardı:
"Ben Türkiye’ye Aitim" Diyen Kıbrıs Adası
"Türkiye haritasına bakınca Doğu Akdeniz’de adeta işaret parmağı ile 'Ben Türkiye’ye aitim' diyen Kıbrıs Adası’nın 20 Temmuz 2024’te yarım asırı bulan Barış Harekatı Kutlamalarına, Genel Merkezimizce davet edilince ben de neredeyse yarım asırı bulan ömrümce ertelediğim içimdeki ukdeyi açığa çıkarma fırsatı buldum.
Üniversitede, Devletler Hukuku Derslerinde, Uluslararası ilişkiler tezlerinde üzerinde hep çalışmıştık çünkü."
Boş Uçakta Başlayan Yolculuk
"Adana’dan uçağa bindiğimizde önce uçağı bomboş görünce şaşkın şaşkın 'acaba bir tek yolcusu ben mi olacağım' diye hosteslere baktığımda 'size özel bir uçuş bu' diye mizah yapan içlerinden biri, hemen 'merak etmeyin diğer yolcular birazdan gelecek, uçak ful' deyince yanlış giden bir şeyler olmadığını anladım.
Yolculuk zamanında başlayıp daha yirmi dakika geçmişti ki iniş için alçalmaya başlayan uçak uyarısı anons edildiğinde yukarıda bahsettiğim işaret parmaklı harita da bir kez daha aklıma geldi.
Aşağıda Beşparmak Dağları, 'bir devrin battığı, bir vatan kalbinin attığı' yerdi."
Ada Kültürü ve Bozcaada Deneyimi
"Adalar benim için yabancı yerler değildi.
Bozcaada’da beş yıl yaşamıştım.
Ada kültürü, suyla çevrili hayatları ve elbette bir yalıtılmışlığı da beraberinde getiriyordu.
Herkes biraz birbirine mecbur oluyordu.
Sevmediğin birini görmeyeyim desen ceza gibi günde kaç kez önüne çıkıyordu.
Bu yüzden Bozcaada’da, birbirine küsen insanlara sakın birbirinize küsmeyin, her gün defalarca görür, canınız sıkılır, bir selamınız olsun derdim."
Lefkoşa Havalimanı ve İlk İzlenimler
"Daha geçen yıl tamamlanan Lefkoşa Havalimanına inmiştik bu arada. Görünen o ki, biz gerçekten bu havaalanı ve alt yapı işini dünya ölçeğinde çözdük.
Sanat yapıları, gezdiğimiz dünya ülkelerinden noksansız.
Lefkoşa biraz Ankara; Girne biraz Antalya diyebilirdik; yaşamların seyrine baktığımızda.
Yavaş akan bir hayat, sakin akan bir trafik, çok katlı olmayan binalar, elbette bir Karadeniz ormanı yok ama bizim Toroslar, Amanoslar kadar bir ormanı da maalesef yok."
Mesai Saatleri ve Ada Hayatı
"Elbette her adanın yine de ayrı bir hikayesi oluyor. Mesela, Kıbrıs’ta mesai saatinin 15.30'da sona erdiğini öğreniyoruz.
Akdeniz ülkelerinin öğleden sonra uyku kültürü siesta demek ki burada da yerleşik hal almış diyorsunuz.
Üstelik yaz kış fark etmiyor, sadece öğle yemek arası otuz dakika ile sınırlı.
Belki de enerji tasarrufu veya güneşte insanların dışarı çıkarak zarar görmeleri istenmiyor."
Osmanlı'dan Kalma Türk Varlığı
"Taksi şoförü Vural Bey’in de iki oğlu İngiltere’de üniversite okumaya gitmişler. İkisi de mühendis olarak orada çalışmak üzere kalmışlar.
Küçük olan geri dönebilir diye bekliyor bir ihtimal. İçişleri Bakanlığı bizleri de yüksek lisans için İngiltere’ye gönderdiğinde bu durumu gözlemlemiştim.
Bu sadece Kıbrıs Türklerine özgü bir durum da değildi.
Tarih boyunca İngilizlerin tüm koloni ülke insanlarına bir şekilde kolaylık sağlayıp bu durumu bugün de sürdürerek bir şekilde kültürler arasında zamanda yolculuk yaptırdıkları söylenebilir."
Kıbrıs'ta Yaşayan Türkler ve İngiliz Etkisi
"Lefkoşa’da bugün alışverişi ile meşhur Dereboyu caddesinin aslında adının 'Kanlı Nehir' olduğunu anlatıyor.
Barış Harekatından önce her gün Türk toplumuna sayıca neredeyse o vakitler üç katı mevcutları olan Rumlar’ın katliamlar yaptıklarını, derenin suyunun günlerce kan aktığını nefes alış verişleri hızlanarak anlatırken insan şüphesiz irkiliyor.
İngilizlerin etkisiz kaldıkları, Rumlar’ın Eokacı tabir edilen grupların Yunanistan’a ilhak (katılma) olmak için gözlerinin döndüğünü, en sonunda Rum yönetimine darbe yaptıklarını, adada Türk toplumunun nerdeyse toplu bir kıyıma maruz kalmışken, Anavatan Türkiye’nin soydaşlarının bu durumuna seyirci kalmadıklarını bizlere anlatıyor."
20 Temmuz Zafer Kutlamaları
"Nitekim 20 Temmuz Zafer Kutlamalarında Kıbrıs Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da Türkiye’nin üstlendiği sorumluluğun öneminin altını çizerken 'bakın bugün Türkiye olmasaydı, biz de maalesef Gazzeli Müslümanlar gibi yersiz yurtsuz bırakılırdık' diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan nezdinde gelmiş geçmiş Türk Hükümetlerine, isimleriyle teşekkürünü ifade ettiler.
Tören esnasında elli yıl önce Kıbrıs’a çıkarma yapan Gazilerimizin o haklı gururları geçiş töreninde gözlerinden belli oluyordu."
Erdoğan'ın Konuşması ve Uluslararası Liderlik
"Erdoğan’ın kürsüye yönelmesiyle Lefkoşa’ya uluslararası bir liderin geldiğini; uğultulardan, sevgi gösterilerinden, alkış tufanlarından, konuşurken Türk semalarından geçen yerli yapım hava kuvvetleri unsurlarından, Türk jetlerinden hemen anlıyorsunuz.
Hele bir ara, irticalen konuşmaya başlayıp da Yunan Başbakan Miçotakis’le geçenlerde uluslararası bir toplantıda bir araya geldiklerini, Yunan savunma bakanının ülkemiz hakkında ileri geri konuştuğunu, kendisine söylediğini, 'öğrendim ki yirmi temmuzda sen de Rum tarafında olacakmışsın, sen de inşallah oradan bize karşı ileri geri konuşmazsın' dediğinde Yunan Başbakanın 'öyle bir niyetim yok' dediğini kendisine anlattığını söylediğinde coşku haklı olarak tavan yapıyordu."
Kıbrıs'ın Stratejik Önemi
"Kıbrıs, şöyle ya da böyle ama Doğu Akdeniz’de adeta bir uçak gemisi konumunda bir ada. İngilizler hala bu yüzden adadaki askeri varlığını sürdürüyor.
Türk toplumunu, Anavatana kültürel olarak daha çok entegre etmek için ortak kültür ve değerler projelerini hızlıca hayata geçirmeliyiz.
Muhakkak Akdeniz şehirlerimizle Türk Belediyeleri arasında güçlü işbirlikleri geliştirmeliyiz."
Liderimiz Devlet Bahçeli'ye Duyulan Güven
"Tören bitiğinde Sayın Liderimiz Devlet Bahçeli Bey’in tören alanına giriş ve çıkışlarında yolun iki tarafında bekleşen soydaşlarımızdan aldığı dualar, davetler, gerçekten görülmeye değerdi. Bir ipeğe sarılı çeliği çağrıştıran mevcudiyetine duyulan güveni, insan çıplak gözle görebiliyor.
Her zamanki nezaketi ve devlet adamlığı ile gönüllerde taht kuruyordu.
Öğleden sonra verilen resepsiyonda Kıbrıslı Türklerin yemek esnada hep masasına gidip sıcaklık göstermeleri de dönüşe geçinceye kadar sürdü."
Rumların Protestosu
"Akşam olup da birkaç arkadaş son kez tarihi sur içindeki eski çarşıya vardığımızda, normalde yaya geçişlerin olduğu Lokmacı sınır kapısında giriş çıkışlar geçici olarak durdurulmuştu.
Rum tarafında elli altmış kadar ellerinde döviz ve Rum bayrakları olan bir grup Rum, demir parmakları olan sınırın, adeta 'kapısı örtülü bahçenin öteki tarafından yoldan geçenlere diş gösteriyorlardı'.
Belli ki rahatları kaçmıştı.
Acaba diyor insan; şu kapı bir süreliğine açılıverse kapının ardından gösterilen cesaret de sıcakta buharlaşan suya dönüverir mi, Allah bilir?"
Yorum Yazın