19 Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Bağ Yetiştirme ve Islahı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Çelik, 2000’de girişimci desteğiyle ABD’den getirterek Karadeniz Bölgesi’nde üretimini başlattığı maviyemişin hem adını tescil ettirdi hem de yetiştiriciliğini çok sayıda kente taşıdı
Karadeniz Bölgesi'nde 24 yıl önce yurt dışından girişimci desteğiyle temin ettiği bitkilerle maviyemiş (blueberry) üretimini başlatıp çeşitli şehirlere yayılımını sağlayan Prof. Dr. Hüseyin Çelik, "kültür elçisi" olduğu meyvenin ülkenin dört bir yanında yetiştirilmesi için geziyor.
19 Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Bağ Yetiştirme ve Islahı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Çelik, 2000'de Karadeniz Bölgesi'nde başlattığı maviyemiş üretim yolculuğunu zamanla Marmara, Akdeniz ve İç Anadolu bölgelerine taşıdı.
Çelik, bu süreçte halk arasında "blueberry" olarak tanınan türün, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından adının "maviyemiş" olarak tescillenmesini sağladı.
"Kültür elçisi" olduğu meyvenin yaygınlaşması için çalışmalarını sürdüren Çelik, danışmanlığını yaptığı türün yetiştiriciliğini girişimci destekleriyle Çukurova topraklarına kadar taşıdı.
Çelik, uzun yıllardır emek verdiği maviyemişin üretim alanlarını genişletmek için şehirleri gezerek incelemelerini sürdürüyor.
Maviyemiş üretimi ABD'den getirilen bitkilerle başladı
Mersin'in Tarsus ilçesinde üretim yapılan bahçeyi ziyaret eden Prof. Dr. Hüseyin Çelik, AA muhabirine, 1996'da Rize'nin doğal florasında "yabani orman meyveleri" olarak bilinen bazı türler üzerinde araştırma yapmaya başladığını söyledi.
O dönem maviyemişin bitki veya meyve olarak iç piyasada olmadığını dile getiren Çelik, 2000'de Rizeli bir girişimcinin desteğiyle ABD'de ıslah edilmiş ürünün bitkilerini getirterek diktiklerini anlattı.
Rize'nin İkizdere ilçesinde ekimini yaptıkları bahçeden ilk meyveyi 2003'te aldıklarını belirten Çelik, şöyle devam etti:
"2000'li yıllarda maviyemişin ne bitkisi ne de meyvesi piyasada yoktu. 2003'te ilk meyveyi Rize, Trabzon, Ordu, Giresun, İstanbul ve Ankara piyasasına sunduk.
Aynı yıl meyve çok çıktığı için reçel sanayisinde de işlenmesini sağladık. 2000'de Rize İkizdere'de üç noktada 15 dönüme yakın bahçe kurulmuştu.
Meyve miktarı o zaman 1,5 ton civarındaydı ama şu anda 10 bin tonu aşmış durumdayız. Rize'den başladık.
Daha sonra Artvin, Trabzon, Ordu, Giresun, Samsun'a geçtik. Ardından Marmara'da İstanbul'a, Bursa İznik'e geçtik. Asitli toprak buldukça yayılımı genişledi.
Yeni maviyemiş çeşitleri ıslah edildikten sonra Akdeniz Bölgesi'nde Antalya, Mersin, Adana'ya yayıldı.
Bugün toprağın uygun olmadığı Manisa, geç meyvenin yetişeceği Afyonkarahisar, soğuklaması yüksek ama çok geç meyve alabileceğimiz yerlere doğru maviyemişi yaygınlaştırdık."
Çelik, Türkiye'de isim karışıklığının ortadan kalkması için çalışmalar yaptıklarını anlatarak, şöyle konuştu:
"Bugün blueberry cinsini ya 'blueberry' ya da 'maviyemiş' olarak satmak, anmak zorundayız. Cranberry ya adıyla ya da 'turna yemişi' olarak satılmak zorunda çünkü literatürde karşımıza çıkan bilgiler ona yönelik oluyor.
Bu isimler Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından tescil edildi. Bakanlık bunun için tüm il ve ilçelere bilgi yazısı ve karar gönderdi.
Bundan sonra blueberry 'maviyemiş', cranberry 'turna yemişi' oldu. Şimdi bu isimler altında bahçeler kuruluyor, üretim yapılıyor."
"100 bin ton üretim hedefliyoruz"
Çelik, Akdeniz Bölgesi'nde yetiştiricilik sayesinde yılın 9 ayında üretim yapıldığına dikkati çekti.
Maviyemiş yetişticiğilinde ilk dörtte Çin, Peru, ABD ve Şili'nin yer aldığını belirten Çelik, şunları söyledi:
"Bizim üretimimiz şu an düşük olduğu için aşağılardayız. Çin bugün 525 bin tonluk maviyemiş üretiyor. Biz 100 bin ton üretim hedefliyoruz.
İnşallah buna ulaşırsak üretimde dünyada ilk 10 ülke içerisine girebiliriz. Türkiye için 'Yeni Peru' diyorlar.
Bunu da İtalyanlar, Amerikalılar söylüyor çünkü hem iç piyasada ihtiyaç var hem de erken veya çok geç dönemlerde meyve üretip dünya piyasasına satma imkanımız var."
"Bu benim bir evladım gibi oldu"
Çelik, maviyemişin geleceği için uzun yıllardır emek verdiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Bu benim bir evladım gibi oldu. Bunu biraz zor bulduk. İlk projelerde çok büyük hikayeler var. Maviyemiş ile özdeşleşmiş bir akademisyenim.
Şu an Türkiye'de müthiş bir maviyemiş sektörü oluştu. Adını da vermek bize nasip oldu. Yaygınlaşması için herkese, her yerde cevap veriyoruz.
Bugün internetteki bilgilerin çoğu bize ait. Kitaplarını yazdık, broşürlerini çıkarttık. Binlerce posterlerini hazırlayıp dağıttık.
Hala üretmeye gayret ediyoruz. Bu meyve büyük firmalar da yatırım yaptığı için Türkiye'de tarımsal sanayiye dayalı yatırımlarda çok büyük bir geleceğe sahip."
Yorum Yazın