Osmaniye Belediye Başkanı İbrahim Çenet, sosyal medyada yayınladığı yazısında yetki ve sorumluluk kavramlarına dair önemli tespitlerde bulundu.
Osmaniye Belediye Başkanı İbrahim Çenet, sosyal medyada yayınladığı yazısında yetki ve sorumluluk kavramlarına dair önemli tespitlerde bulundu. Çenet, bir yetkilinin görev alanına giren işleri yapması gerektiğini belirterek, örnekler verdi:
"Normalde bir yetkili kendi görev alanına giren işleri yapar. Mesela eğer göz doktoru ise göz hastalıklarına bakar.
Gidip kulak şikayetine bakmaz.
Bir kolluk görevlisi (polis, jandarma, zabıta) ise suçun takibini yapar. Kamu düzenini sağlar ama bir yerde yatırım işi varsa görev alanı dışında olduğu için öyle sorumluluk almaz."
Şehrülemin'in Görevleri Sorgulanmalı mı?
"Peki bu kişi bir Şehrülemin ise sadece belediyecilik işlerine mi bakmalıdır? Yoksa kamunun ya da şehrin nerede bir menfaati varsa bunu toplum ya da o kişi adına takip edebilmeli midir?" diye soran Çenet, bu konudaki görüşlerini detaylandırdı.
Rekabetin Şehir Yönetimine Yansıması
Bir anısını paylaşan Çenet, "Bir on yıl kadar önce Milli Futbolcu Fatih Akyel ile halı sahada top oynuyoruz.
Öyle çekişmeli bir maç ki sinirler ok gibi gergin. Bir ikili pozisyonda öyle birbirimize girdik ki araya girenler oldu diyim anlayın.
Neyse maçtan sonra kol kola girdik, yürüyoruz. Kusura bakma deyince ‘kaymakamım futbolda adam sahada babasını tanımaz’ demişti.
Akabinde iyi dost olmuştuk." diyerek, şehir yönetiminde de benzer rekabetlerin yaşanabildiğini ifade etti.
Sessiz Çoğunluğun Sesi Olmak
"Gerçekten aynı yerde, aynı alanı kullananlar da futboldaki kadar olmasa da benzer rekabet durumunu yaşayabiliyorlar.
Aslında hepimizin amacı bir şehri daha yaşanabilir kılmak. Şehrin insanları, nerede bir gereksinim duyuyorsa vekillerine, belediye başkanlarına bunu her gördüğü yerde ifade ediyor.
Kanaatimizce bu sessiz çoğunluğun sesi olmak aynı zamanda hepimizin ortak mesuliyeti."
Yetki Çerçevesi mi, Ortak Akıl mı?
Çenet, "Ama biri karşınıza çıkıp, işin kendisi yerine meseleye yetki çerçevesinden bakarsa ne olur?
Ne yapalım, şehrin buna ihtiyacı var ama yetkili buna sıcak bakmıyor ya da istemiyor deyip vazgeçmek mi doğru olur?
Yoksa milletin menfaatini ortak akılla düşünüp peşini sonuna kadar bırakmadan mücadele mi etmek gerekir?" diyerek, yetki sınırlarının toplumsal menfaatlere engel olmaması gerektiğini vurguladı.
Bürokrasinin İradesi ve Şehir Yönetimi
"Mesela, bir şehir bireysel bürokrasinin iradesine, insafına nereye kadar bırakılabilir? O kişinin sırf iyi olması yaptıklarını ya da yapmadıklarını maruz görmek için yeter midir?" sorusunu soran Çenet, bürokrasinin sınırlamalarının şehir yönetimine etkisini ele aldı.
Ortak Başarı ve Toplumsal Kazanımlar
Eskiden yaşanan bir durumu anlatan Çenet, "Bazen, bizler kolluk amiri olarak narkotik operasyonlarına nezaret ederdik.
Çok miktarda uyuşturucu madde ile tutuklanan bir çok da fail olduğunda bu iş tek başına bizim için büyük başarı olurdu.
Ama kimi yerlerde jandarma ve polis ortak operasyon yaptığında içlerinden biri telefon eder ya da yanımıza gelir; efendim operasyonu birlikte yaptık ama gazetelerde ya da televizyonlarda emniyet müdürü çıkmış ya da diğeri gelir; efendim jandarma komutanı çıkmış diye hayıflanırdı. Bir daha birlikte çalışmaktan da içten içe uzak dururdu.
Oysa ki bizim için önemli olan toplumun ve bireylerin kazanması idi.
Birlikten kuvvet doğardı.
Bizler buna sadece vesile olur yolumuza giderdik." ifadelerini kullandı.
Osmaniye İçin Ortak Mücadele
Son olarak Çenet, "Bizler şuna inanıyoruz yeter ki Osmaniye kazansın, o zaman biz hep kazanan olacağız.
Allahın izniyle yerin altında da yerin üstünde de gayet güzel plânladığımız gibi gidiyoruz.
Cumanız mübarek olsun." diyerek yazısını tamamladı.
Yorum Yazın