© Copyright © 2021 HaberOsmaniye.

Kılıçdaroğlu: "Var olan sorunları çözmeye ihtiyacınız var"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Adana'daki toplu açılışın ardından Osmaniye'de STK, Muhtarlar ve Kanaat Önderleri Buluşması programına katıldı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Adana'daki toplu açılışın ardından Osmaniye'de STK, Muhtarlar ve Kanaat Önderleri Buluşması programına katıldı.

Burada bir konuşan Kılıçdaroğlu, "Memleketin nereye gittiğini siz de görüyorsunuz, ben de görüyorum. Giderek artan sorunlarımız var. Siz de yaşıyorsunuz, ben de yaşıyorum. Evlatlarınız var, iş bulamıyorlar.

Siz yaşıyorsunuz ben de görüyorum. O zaman bir çıkışa ihtiyacınız var. Var olan sorunları çözmeye ihtiyacınız var. Bunu çözmek için de gerçekten ülkeye hizmet etmeyi her şeyin önünde taşıyan, bir siyasal anlayışa ihtiyacımız var. Yani cebini doldurmak için iktidar olmaya değil, halkın cebi dolsun diye mücadele eden insanlara ihtiyacımız var. Toplumu kamplaştırdılar siz görüyorsunuz. İnanç üzerinden siyaset yapılıyor görüyorsunuz.



Yaşam tarzı üzerinden siyaset yapılıyor, kimlikler üzerinden siyaset yapılıyor görüyorsunuz. Allah aşkına eğer kim kimlik üzerinden, inanç üzerinden siyaset yapıyorsa ülkenin sorunlarıyla ilgilenmiyor demektir. Herkesin inancı benim başımın üstüne. Herkesin kimliği, yaşam tarzı benim başımın üstüne. Peki siyasetin görevi ne? Millet memnun mu, değil mi? İşi gücü var mı, tarlada çalışıyorsa, ektiyse karşılığını alıyor mu, almıyor mu? Sanayi çalışıyor, çarklar dönüyor mu? Hiçbir anne çocuğunu yatağa aç yatırıyor mu, yatırmıyor mu? Siyasetin konusu budur.

Türkiye buradan çıktı. Yeniden raya oturması lazım. Yüzyılı bitirdik. 99'uncu yıldayız. Önümüzdeki yıl, 2023 olacak. 100 yılın içinde baktığınız zaman büyük sıkıntılar yaşadık. Ama şimdi ikinci yüzyıla, güçlü bir iradeyle çıkmamız lazım. Türkiye'nin hızla büyümesi lazım. Hızla kalkınması, bölgesinde önder, güçlü olması lazım. Sözü dinlenen bir ülke olması lazım. Eğer bunu yapamazsak, sorunlarımızı çözemeyiz" dedi.

'ÇİFTÇİNİN VE ESNAFIN FAİZLERİNİ SIFIRLAYACAĞIZ'

Millet İttifakı olarak iktidara geldiklerinde çiftçilerin tarım kredi veya bankalardan aldıkları kredilerin faizlerini sıfırlayacaklarını kaydeden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Hiç endişe etmeyin. Çiftçi zaten doğru dürüst gelir elde edemiyor. Mazotun, gübrenin, ilacın fiyatı baktığın zaman zaten dünyanın parasını ödüyor. Bir çiftçi bankadan niye kredi alır? İmkan olsa hiç kredi almayacak zaten. Dolayısıyla faizlerini sileceksek yeni bir sayfa başlatacağız.



Çiftçi kardeşim rahatlayacak, bir nefes alacak. En azından bankalara faiz ödemeyecek. Kim faize karşı, sıfırlarsan doğrudur faize karşısın. Çiftçinin faizini sıfırlayacaksın. Esnaf da var aynı şekilde. Esnaf ve çiftçi bir toplumun orta direğidir. Yani toplumu ayakta tutan en önemli iki alandır. İkisi üretmezse ikisi kazanmazsa ülkenin huzura çıkma şansı yoktur. Esnafı da ister bankalardan ister Esnaf Kredi Kooperatifleri'nin aldıkları kredilerin faizlerini sıfırlayacağız. Açık ve net ifade ediyorum; bu yüksek faiz belasından esnafı ve çiftçiyi kurtaracağız.

Havza bazlı tarım planlaması yapılacak. Burada fıstık mı yetişiyor? Tamam bu bölgeye fıstık ekilecek. Bu bölgede herkes üretecek, herkes kazanacak. Konya Ovası mı? Ne ekilecek, buğday ekilecek.  Bir başka yer, pamuk ekilecek. Erzurum ve çevresini 'özel ekonomi bölgesi' diye orayı düşünüyoruz. Hayvancılık ve hayvan ürünleri merkezi olacak orası. Sadece Erzurum değil, Erzurum ve çevresini ele alarak, onu değerlendireceğiz.

Bu bölgede bu kadar verimli topraklar varken, bu bölge gerçekten de tarım açısından şaha kalkmak zorunda. Çukurova, romanlara girdi. Dünya biliyor Çukurova'yı ama Çukurova'da çiftçi çok memnun değil. Memnun etmemiz lazım. Çiftçi burada üretecek, üretmesi lazım. Havza bazlı planlamayı yaptıktan sonra şunu söyleyeceksin. Sen buğday mı, fıstık mı ekiyorsun kardeşim? Gayet güzel. Maliyetin ne? Dönüm maliyeti bulunacak, çağırırsın Ziraat Odaları Birliği'ni dersiniz ki dönüm maliyeti budur.



Üzerine makul bir kar koyarsınız, eşittir taban fiyat olur. Yani hiçbir çiftçi, ektiği ürün dolayısıyla asla zarar etmeyecek. Planlı olmak kaydıyla, hiçbir çiftçi hava bazlı planlamada asla zara etmeyecek. Maliyeti var. İster mazot ister diğerleri. Maliyetli olursa olsun, ne kadar artarsa artsın, o yükü çiftçinin sırtına yıkmayacaksın. Maliyeti bulacaksın, üzerine çiftçinin makul karını koyacaksın. Diyeceksin ki taban fiyat budur. Dolayısıyla çiftçi ne ekeceğini bilecek, kaçtan da satacağını bilecek. Böylece çiftçinin devlet garantörü olacak."

ÇİFTÇİYE 'KIRMIZI MAZOT' UYGULAMASI
Kılıçdaroğlu, çiftçinin traktörü ve tarımda kullandığı araçlar ile hayvanının icra dosyalarına konu olmayacağını, 'kırmızı mazot' uygulamasını düşündüklerini kaydederken, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çiftçinin traktörü, tarımda kullandığı araçlar, hayvanı asla ve asla icra dosyalarına konu olmayacak. Hiçbir icra memuru gelip çiftçinin traktörünü alıp, götüremeyecek. Kanunu değiştireceğiz, bunlar burada kalacak. Ekecek ki borcunu ödesin, traktörünü alırsan hayvanını elinden alırsan nasıl üretecek, nasıl borcunu ödeyecek. Bu düzenlemeyi yapacağız.

Ayrıca çiftçiler için kırmızı mazot uygulaması düşünüyoruz. Yani çiftçi için KDV'siz ve ÖTV'siz mazot verilecek çiftçiye. Diyeceksiniz ki KDV ve ÖTV'siz mazot kimlere veriliyor? Yatı olan, yatınız varsa güzel bir yatınız varsa denizde güzel gezmek istiyorsanız tatile gitmek, adalara gidip gezmek, komşu ülkelere deniz yoluyla gidip gezmek istiyorsanız yatınız varsa gidersiniz. Yata mazot ÖTV ve KDV'siz verilir. Çiftçi herhalde traktörüyle gidip turistik gezi yapmıyor. Tarlaya gidiyor, üretecek, ekecek. Diyelim ki mazot çok pahalı oldu, şehirde yaşayan arabasına binmez belediye otobüsüne, metroya biner. Ama çiftçi tarlasını sürmek zorundadır. Çiftçiye ÖTV ve KDV'siz mazot verilecek. Dolasıyla çiftçi, kırmızı mazotla tanışacak."

'ELEKTRİĞİ BEDAVA VERECEĞİZ'

İktidar olmaları halinde çiftçilerin kullandığı elektriğin faturasının bedava olacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Şanlıurfa'ya gittim, çiftçiler en çok kuyudan su çekiyorlar. Çok yüksek fatura ödüyorlar. Onlara şunu söyledim; Şanlıurfa'nın önümüzdeki seçimlerde büyükşehir belediye başkanlığını bize verin, Şanlıurfa'da bütün çiftçilere elektriği bedava vereceğim. Bu sözü gerçekten verdim. Allah'ın güneşi bedava, yapacağınız paneller, başka bir şey yok.

Dışarıdan gelmiyor. Kooperatif kurduracağız çiftçilere, bunun denemesi de yapıyoruz. Dedi ya biri, 'Elinden tutan mı var, yap' diye. Yapıyoruz, hem de küçük bir ilçede yapıyor ve çiftçilere bedava vereceğiz görsünler diye. Çiftçiler bir kooperatif kuracaklar, her türlü finansal desteği sağlayacağız. Çiftçi güneş enerjilerini kuracak, 2,5 milyon dekar taşlık arazi var. Panelleri koyduğunuz zaman büyük bir enerji elde ediyorsunuz. Çiftçiye bedava veriyorsunuz, artan elektriği satıyorsunuz. Çiftçi ayrıca elektrikten de gelir elde ediyor. Aynı uygulamayı yapacağız. Önce söylediğim Şanlıurfa, arkasından da 6 il, sonra Erzurum bölgesi, arkasında bütün Türkiye'de bunu yapacağız. Yani çiftçi evinde kullandığı elektrikle köyünde kullandığı elektrik için de herhangi bir para ödemeyecek. Bunun altyapısını hazırlıyoruz."

'KÖYLERDEKİ KADIN VE GENÇLERİN GÜVENLİK PRİMİNİ DEVLET ÖDEYECEK'

Kılıçdaroğlu, köylerde yaşayan kadınların ve gençlerin güvenlik primlerini devletin ödeyeceğini anlatırken, "Nasıl devletin bir görevlisi bir imam varsa, aynı şekilde bütün tarım yapılan yerlerde hayvancılık varsa veteriner, eğer ziraat yapılıyorsa toprakla uğraşılıyorsa ziraat mühendisi, ziraat teknisyeni olacak. Kamu görevlisi olarak bunlar olacaklar. Dolayısıyla hayvanların aşıları zamanında yapılacak. Hastalıklarıyla uğraşılacak. Toprak analizleri yapılacak. Çiftçi için hangisi uygunsa o ürünün ekilmesine imkân verilecek.



Köyler boşalıyor, sizler de görüyorsunuz. Gençler köylerde durmuyor. Bir düşüncemiz daha var. Köylerdeki bütün kadınların ve gençlerin sosyal güvenlik primini devlet ödeyecek. Köyde kaldığı ve üretim yaptığı sürece primini devlet ödeyecek. Çiftçi kardeşime bakın, tarlaya toprağa, ahıra küstürmedik. Üretiyor, kazanıyor, alın terinin karşılığını alıyor. Ürününü rahatlıkla pazarlayıp, satabiliyor. Hiç kimse aç ve açıkta değil. O zaman büyük kentlerden yararlanmak istiyorsa gider tatilini büyük kentlerde yapar. Tatilini gider daha güzel yerlerde yapar. Yurtdışında yapar, yani çiftçinin de kazanabileceği bir ortamı mutlaka yapacağız ve hayata geçireceğiz" dedi.

MUHTARA YARDIMCI

Muhtarların güçlendirilmesi gerektiğine dikkat çeken Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Ben muhtarlara birer yardımcı personel vereceğim dediğim zaman kıyamet kopmuştu. Niye kıyamet kopuyor? Niye muhtarın da izin alıp, bir yere gidip tatil yapma şansı yok mudur? Muhtarın da en azından komşu kente veya Ankara'ya bir şekilde gitme hakkı yok mudur? Yani kapattığı zaman orada birisi durmayacak mı? Bu kadar işsiz varken niye olmasın. KPSS sınavına girer, gelir bir kişi olur. Muhtar değişir seçime girer, başka bir muhtar gelir bütün o bürokratik işlemleri o arkadaşımız gelir yeni muhtara anlatır. Hem istihdam yaratıyorsunuz hem kurumsal bir yapı yapıyorsunuz.

Muhtarlığın ayrıca bir bütçesi olması lazım. Buna da dediler, 'Nasıl olur da muhtarlığın bir bütçesi olur'. Niye olmasın, hepiniz burada oturuyorsunuz Osmaniye'de. Belediyeye emlak vergisi de ödüyorsunuz değil mi? Ödüyorsunuz. Emlak vergisi ödeyen kişi muhtarı ve belediye başkanını seçiyor mu? Seçiyor. Emlak vergisini belediye başkanı topluyor. Yüzde 1'ini muhtara verseniz ne olur? Çünkü muhtar, vatandaşın en rahat ulaştığı kişidir. Sosyal yardımlar muhtarlar aracılığıyla yapılır. Yani fakiri, fukarayı sıraya dizip, çağırıp politikacıyı televizyon kameralarını çağırıp, kişilerin yoksulluğunu istismar ederek yardımı kaldıracağız. Yardım yapılacaksa muhtar bilir. Kimin fakir olup olmadığını en iyi muhtar ve mahallenin bakkalı bilir. Muhtar var, halkın seçtiği, yardımsa ona vereceksiniz o yardımları o dağıtacak."

BİRLEŞİK OY PUSULASI

Kılıçdaroğlu, muhtarlık seçimlerinde birleşik oy pusulası kullanılmadığını hatırlatarak, "Bu aslında kamunun size önem vermediğini de gösterir. Girersiniz kabine muhtarlar için parça parça pusulalar vardır. Her bir muhtarın pusulası vardır. Kızdığınız muhtar varsa onun pusulasını alır, cebinize koyarsınız. Gelen vatandaş ona oy veremez. Niye birleşik oy pusulanız yok? Olması lazım. Çıkar vatandaş kimi istiyorsa mührünü oraya basar. Bu muhtarlık kurumuna devleti yönetenlerin verdiği önem anlamına gelir.

Bu çerçevede bakmak gerekiyor. Aynı zamanda muhtarlığı kanun bir kamu kurumu olarak tanımlamıyor. Mesela belediye muhtarlıkla beraber ortak bir proje yapamaz. Çünkü suç işler. Oysa halkın seçtiği bir kişi ve onun temsil ettiği kurum, kamu kurumudur. Öyle olması lazım. Kamu kurumu olarak tanımlanması lazım. Ayrıca şöyle bir garip bir durum daha var. Muhtar kardeşlerim bakıyorlar belediye meclisi bir karar aldı. Vatandaş gelip soruyor, muhtarım bu ne kararıdır? Muhtar haklı olarak diyor ki benim haberim yok. Kendi mahallesiyle ilgili belediye meclisi bir karar alacaksa oraya muhtar mutlaka davet edilmesi, muhtar mutlaka katılmalı, söz ve karar sahibi olmalıdır. Böylece mahallesiyle ilgili belediyenin aldığı kararla ilgili kendi düşüncesini bir şekliyle aktarmış olacaktır. Ayrıca Türkiye Muhtarlar Birliği kurulmalı" diye konuştu. 

'BAYRAK VE VATAN KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR'

Bayrak ve vatanın kırmızı çizgileri olduğunun altını çizen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Osmaniye'de milliyetçi duygunun çok güçlü olduğunu biliyorum. Aslında her birimiz milliyetçiyiz zaten. Bizim altı okumuzdan birisi de milliyetçiliktir. Vatanı ve bayrağıyla sorunu olmayan herkesin benim başımın üstünde yeri var. Kim olursa olsun, hangi görüşten olursa olsun her insana saygı duyarım. Yeter ki bayrağı ve vatanıyla ilgili sorunu olmasın. Bayrak ve vatan bizim kırmızı çizgimizdir. Onun altını özenle çizmek isterim.  Allah nasip eder iktidar olduğumuzda bu şanlı ordumuzun elinden alınıp, Katar'a verilen Tank Palet Fabrikası'nı bir hafta içerisinde alacağız ve onu tekrar şanlı ordumuza vereceğiz. Bizim milliyetçiliğimiz sözde milliyetçilik değildir. Özünde milliyetçiyiz biz.

Yürekten milliyetçiyiz. Sen nasıl olur da Avrupa'nın en büyük tank palet fabrikalarından birisini, değeri 20 milyar dolardır, alacaksın Katar'a vereceksin. Hangi gerekçeyle verdin? Benim dışımda itiraz eden var mı? O zaman niye oy veriyorsunuz, kusura bakmayın. Ben de bu soruyu size sormak zorundayım. Dünyada hastanesi olmayan hiçbir ordu yok. En büyüğünden en küçüğüne kadar her ordunun mutlaka hastanesi ve askeri tabipliği var. Bizim ordumuzun ne hastanesi kaldı ne de doktoru. Allah nasip eder iktidar olduğumuzda ordunun elinden alınan o bütün hastaneleri alıp, yeniden ordumuza vereceğiz.

Sivil bir doktor, terörle mücadelede eksi 30-35 derecede gidip görev yapmaz. Ama askeri hekim gider. Onun işi ve görevi o zaten. Bomba patladığı, şarapnel geldiği zaman ilk müdahaleyi o yapar zaten. Siz alıyorsunuz müdahaleyi yapmak için Türkiye'ye getiriyorsunuz başka bir yerden, yolda kişi hayatını kaybediyor, şehit oluyor. Şunu soruyu sorun hangi gerekçeyle ordunun elinden hastaneler alındı. Bana çıkıp bir Allah'ın kulu söylesin. Ben bugüne kadar bu soruyu defalarca sordum, cevabını alamadım. Sorun buraya bir sürü milletvekili geliyor. Arkadaşlar siz bu hastaneleri niye kapattınız? Niye ordunun elinden aldınız?" 

'NEDEN SURİYE TEZKERESİNE 'HAYIR' DEDİK'

Meclisteki Suriye tezkeresine 'hayır' demelerinin nedenlerini açıklayan Kılıçdaroğlu, "Belki merak ediyorsunuzdur. Kılıçdaroğlu veya CHP neden Suriye tezkeresine 'hayır' dedi. Size gelip derler, zaten bunlar terör örgütüyle beraberler. O nedenle terör örgütünü destekliyorlar. O nedenle de bu tezkereye hayır dediler. Size gerçeği söyleyeyim, değişik yerlerde çok söyledim ama bir burada söyleyeyim. Kendi topraklarında yabancı bir askerin postalını isteyen bir arkadaşımız var mı, el kaldırsın. Yok. Biz de istemedik o nedenle hayır dedik zaten. Tezkerede 'Cumhurbaşkanı isterse yabancı ülkenin askerlerini Türkiye'ye davet edebilir' ne demek? Ne demek yabancı askerleri davet edebilir? Sordum, hem Sayın Bahçeli'ye hem Sayın Erdoğan'a sordum. Hangi yabancı ülkenin askerini terörle mücadele konusunda Türkiye'ye davet edeceksiniz. Şu ana kadar hiçbir cevap yok. Sizden istirhamım gördüğünüzde siz de bu soruyu sorun. Vatanseveriz ya hepimiz. Benim ülkemde yabancı askerin ne işi var. Terörle mücadeleyse polisi, askeri yapıyor zaten. Şehit oluyor zaten. Siz dışarıdan getireceksiniz, kim o tezkereye o cümleyi ilave ettirdi? Hangi emperyal güç oraya o cümleyi ilave ettirdi. Bizim milliyetçilik anlayışımız onlarınkiyle asla kıyaslanamaz." ifadelerini kullandı. 

'SURİYELİLERİ ÜLKELERİNE YOLLAYACAĞIZ'

Türkiye'de yeni bir anlayışa ihtiyaç olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı: "Siyasetçi bu yeni anlayışı size anlatmak ve siz de yeni anlayışa destek vermek zorundasınız. Çünkü bu memleket sadece benim değil ki, 85 milyonun ortak memleketi. Beraberiz zaten. En geç 2 yıl içerisinde bütün Suriyeli kardeşlerimizi kendi ülkelerine göndereceğiz. Buna da kızıyorlar nasıl göndereceksin diye. Göndereceğiz arkadaş, ırkçılık yapmadan, Türkiye'nin itibarını koruyarak göndereceğiz. Gittim Avrupa Birliği'nin bütün büyükelçileriyle de konuştum. Önce onların yolunu, köprüsünü, okulunu, hastanesi ne varsa hepsini yapacağız. Avrupa Birliği fonlarıyla kim yapacak, bizim müteahhitler. Sonra ikinci aşama olacak.

Büyükelçilikleri karşılıklı açtıktan sonra bir ikinci aşama olacak. Bunlar kendi ülkelerine giderken, can ve mal güvenliğinin tekrar sağlanması lazım. Oturulacak bu konuda mevcut olan yönetimle protokol yapılacak gerekirse Birleşmiş Milletler devreye girecek, buradan giden insanların tırnağına zarar gelmeyecek. Bizim Gaziantepli iş insanlarının dünya kadar orada fabrikaları vardı. Diyeceğiz 'Gidin kardeşim fabrikalarınızı yeniden çalıştırın, bunlara iş verin, çalışsınlar'. Bakın ırkçılık yapmıyoruz, Türkiye'nin itibarını yerlerde süründürmüyoruz, herkesi gönüllü olarak kendi ülkelerine gönderiyoruz hem Türkiye bundan olağanüstü prim yapacak. Orada çalışsınlar üretsinler, istiyorlarsa turist olarak gelsinler bize. Hiçbir sorunumuz zaten yok bunlarla. Meseleye akılcı bakmamız lazım. Akılcılıktan çıkardığınız zaman bir politikayı Türkiye'ye zarar verir."

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER