Çenet, Kıbrıs Notlarını Paylaştı
OsmaniyeOsmaniye Belediye Başkanı İbrahim Çenet, Kıbrıs Barış Harekatı'nın 50. yılı nedeniyle geçtiğimiz cumartesi günü Kıbrıs'ta düzenlenen törenlere katıldı.
Osmaniye Belediye Başkanı İbrahim Çenet, Kıbrıs Barış Harekatı'nın 50. yılı nedeniyle geçtiğimiz cumartesi günü Kıbrıs'ta düzenlenen törenlere katıldı.
Başkan Çenet, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile de görüşerek her iki liderin Osmaniye’ye selamını iletti.
Törenlere katılmanın kendisi için büyük bir anlam taşıdığını belirten Başkan Çenet, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Türkiye haritasına bakınca Doğu Akdeniz’de adeta işaret parmağı ile 'Ben Türkiye’ye aitim' diyen Kıbrıs Adası’nın 20 Temmuz 2024’te yarım asrı bulan Barış Harekatı Kutlamalarına, Genel Merkezimizce davet edilince ben de neredeyse yarım asrı bulan ömrümce ertelediğim içimdeki ukdeyi açığa çıkarma fırsatı buldum.
Üniversitede, Devletler Hukuku Derslerinde, Uluslararası ilişkiler tezlerinde üzerinde hep çalışmıştık çünkü." Adana’dan Kıbrıs’a yaptığı uçuşu ve iniş sırasındaki duygularını paylaşan Çenet, "Adana’dan uçağa bindiğimizde önce uçağı bomboş görünce şaşkın şaşkın ‘Acaba bir tek yolcusu ben mi olacağım?’ diye hosteslere baktığımda ‘Size özel bir uçuş bu’ diye mizah yapan içlerinden biri, hemen ‘Merak etmeyin diğer yolcular birazdan gelecek, uçak ful’ deyince yanlış giden bir şeyler olmadığını anladım" dedi.
İniş sırasında Beşparmak Dağları'nı görmekten duyduğu heyecanı anlatan Çenet, "Yukarıda bahsettiğim işaret parmaklı harita da bir kez daha aklıma geldi. Aşağıda Beşparmak Dağları, ‘Bir devrin battığı, bir vatan kalbinin attığı’ yerdi.
Yıllarca kaymakamlık yapıp ömrümde yüzlerce Kıbrıs Gazisini ziyaret ettiğimden, zihnimde anıları ile dolu bu dağlar; Türkiyemiz ile kardeşliğini kol kola girercesine omuz omuza kenetlemiş, öylece duruyorlardı" ifadelerini kullandı.
Kıbrıs'taki gözlemlerini ve deneyimlerini detaylandıran Çenet, ada kültürü ve yaşam tarzını Bozcaada’da yaşadığı yıllarla karşılaştırarak şunları belirtti: "Adalar benim için yabancı yerler değildi. Bozcaada’da beş yıl yaşamıştım.
Ada kültürü, suyla çevrili hayatları ve elbette bir yalıtılmışlığı da beraberinde getiriyordu. Herkes biraz birbirine mecbur oluyordu.
Sevmediğin birini görmeyeyim desen ceza gibi günde kaç kez önüne çıkıyordu. Bu yüzden Bozcaada’da, birbirine küsen insanlara sakın birbirinize küsmeyin, her gün defalarca görür, canınız sıkılır, bir selamınız olsun derdim."
Kıbrıs'ın Lefkoşe Havalimanı’na inişi ve adanın modern yapıları hakkındaki görüşlerini de paylaşan Başkan Çenet, "Daha geçen yıl tamamlanan Lefkoşe Havalimanı’na inmiştik bu arada. Görünen o ki, biz gerçekten bu havaalanı ve alt yapı işini dünya ölçeğinde çözdük.
Sanat yapıları, gezdiğimiz dünya ülkelerinden noksansız, tamdı" dedi. Çenet, Lefkoşe ve Girne'yi Ankara ve Antalya’ya benzeterek, "Lefkoşe biraz Ankara; Girne biraz Antalya diyebilirdik; yaşamların seyrine baktığımızda.
Yavaş akan bir hayat, sakin akan bir trafik, çok katlı olmayan binalar" ifadelerini kullandı. Kıbrıs'ın sosyal ve kültürel hayatına dair izlenimlerini de aktaran Çenet, Kıbrıs’ın mesai saatlerinin 15.30’da sona erdiğini ve siesta kültürünün burada da yerleşik olduğunu belirtti.
Ayrıca Kıbrıs’ın sıcak iklimine dikkat çekerek, "Kıbrıs’ın güneşi Adana’nın ya da Osmaniye’nin güneşine benzemez, çarpar aman dikkat et, gölgede kal" diye yerli ahali tarafından uyarıldığını ifade etti.
Başkan Çenet, Kıbrıs’taki Türk varlığının kökenlerine ve adadaki tarihsel sürece de değindi. Osmanlı döneminde Kıbrıs’a yerleştirilen Türklerin Konya’dan getirildiğini belirten Çenet, bu durumu Bozcaada’daki Türk varlığıyla kıyasladı.
Ayrıca İngilizlerin ada üzerindeki etkisine dikkat çeken Çenet, "XIX. Yüzyılda adanın İngiliz idaresine bir yüz yıl kadar geçmesi burada Osmanlı’dan kalma barış ve huzur ortamını da zamanla ortadan kaldırmış" dedi.
Çenet, Kıbrıs Türkleri ile Rumlar arasındaki gerginliğin tarihsel arka planını anlattı ve bu bağlamda adanın Türk toplumunun İngiltere ile olan kültürel bağlarına dikkat çekti.
Törenler sırasında Kıbrıs Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Türkiye'nin önemini vurgulayan konuşmasından da bahseden Çenet, "Nitekim 20 Temmuz Zafer Kutlamalarında Kıbrıs Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da Türkiye’nin üstlendiği sorumluluğun önemininin altını çizerken ‘Bakın bugün Türkiye olmasaydı, biz de maalesef Gazzeli Müslümanlar gibi yersiz yurtsuz bırakılırdık’ diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan nezdinde gelmiş geçmiş Türk Hükümetlerine, isimleriyle teşekkürünü ifade ettiler" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hitabının yarattığı coşkuya da dikkat çeken Çenet, "Erdoğan’ın kürsüye yönelmesiyle Lefkoşe’ye uluslararası bir liderin geldiğini; uğultulardan, sevgi gösterilerinden, alkış tufanlarından, konuşurken Türk semalarından geçen yerli yapım hava kuvvetleri unsurlarından, Türk jetlerinden hemen anlıyorsunuz" ifadelerini kullandı.
Başkan Çenet, Kıbrıs’ın Doğu Akdeniz’deki stratejik konumuna dikkat çekerek, Türkiye ile Kıbrıs arasındaki kültürel entegrasyonun önemini vurguladı ve "Türk toplumunu, Anavatana kültürel olarak daha çok entegre etmek için ortak kültür ve değerler projelerini hızlıca hayata geçirmeliyiz.
Muhakkak Akdeniz şehirlerimizle Türk Belediyeleri arasında güçlü işbirlikleri geliştirmeliyiz" dedi.
Törenlerin ardından yapılan resepsiyonlarda Kıbrıslı Türklerin misafirperverliğini ve Devlet Bahçeli’nin tören alanında aldığı ilgi ve sevgiyi de aktaran Çenet, "Sayın Liderimiz Devlet Bahçeli Bey’in tören alanına giriş ve çıkışlarında yolun iki tarafında bekleşen soydaşlarımızdan aldığı dualar, davetler, gerçekten görülmeye değerdi.
Bir ipeğe sarılı çeliği çağrıştıran mevcudiyetine duyulan güveni, insan çıplak gözle görebiliyor. Her zamanki nezaketi ve devlet adamlığı ile gönüllerde taht kuruyordu" dedi.
Çenet, ziyaretinin son anlarında Lefkoşe’deki Lokmacı sınır kapısında Rum gençlerin protestosuna da şahit olduklarını belirterek, "Akşam olup da birkaç arkadaş son kez tarihi sur içindeki eski çarşıya vardığımızda, normalde yaya geçişlerin olduğu Lokmacı sınır kapısında giriş çıkışlar geçici olarak durdurulmuştu.
Rum tarafında elli altmış kadar ellerinde döviz ve Rum bayrakları olan genç bir grup Rum, demir parmakları olan sınırın, ‘kapısı örtülü bahçenin öteki tarafından yoldan geçenlere diş gösteriyorlardı’. Belli ki o gün rahatları kaçmıştı.
Acaba diyor insan; şu kapı bir süreliğine açılıverse demir kapının ardından gösterilen cesaret de oracıkta sıcakta buharlaşan suya dönüşüverir miydi, Allah bilir?" ifadelerini kullandı.
İlginizi Çekebilir